Hukuk Büromuza başvurularak, soruşturma ve kovuşturma evrelerindeki ceza dosyalarıyla ilgili olarak ortaya çıkan hukuki sorunlara ilişkin hukuki görüşümüzün talep edilmesi halinde, ibraz edilen evraklar incelenerek hukuki görüşümüz “bilimsel mütalaa” olarak soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki ceza dosyasına konulmak üzere şüphelilere/sanıklara veya onların avukatlarına verilmektedir.
Uzmanın Bilimsel Mütalaası
Hukuk Büromuza başvurularak, soruşturma ve kovuşturma evresindeki ceza dosyalarıyla ilgili olarak ortaya çıkan hukuki sorunlara ilişkin hukuki görüşümüzün talep edilmesi halinde, ibraz edilen evraklar incelenerek hukuki görüşümüz “uzmanın bilimsel mütalaası” olarak soruşturma veya kovuşturma evresindeki ceza dosyasına konulmak üzere şüphelilere/sanıklara veya onların avukatlarına verilmektedir.
5271 sayılı CMK’nun 67/6 ve 68/3 fıkralarında yer alan “uzman kişinin bilimsel mütalaası” müessesesinden yararlanarak yapmış olduğumuz inceleme ve görüşümüz, gerektiğinde soruşturma ve yargı organlarına delil olarak sunulabilir.
CMK’nın anılan hükümlerine göre, Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanuni temsilci,
1) Yargılama konusu olayla ilgili olarak veya
2) Bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek ya da
3) Bilirkişi raporu hakkında,
uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Bu hüküm, ceza muhakemesinde taraflara “bilirkişi” seçme yetkisini vererek, onların bilimsel görüşlerinden yararlanabilmesini kabul etmiş ve bu hususu düzenlemiştir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 9.10.2007 tarih, 2006/7-336 esas, 2007/198 karar sayılı ilke kararına göre;
“soruşturma ve kovuşturma makamlarınca derlenmiş bilirkişi mütalaaları ile tarafların kendi girişimleriyle aldırmış oldukları özel bilimsel görüşlerin duruşma evresinde tartışılma ve değerlendirilmesi usulünün farklı olmayıp aynı hükümlere tabi bulunduğu gözetilmeyerek….ilk hükmün tefhim edildiği oturumda, kişilerin kendi girişimleriyle düzenlettirildiği anlaşılan bilimsel görüşün sahibinin uzman tanık olarak dinlenmesi sonrasında, serdedilen görüşe karşı diyeceklerini bildirmek üzere süre isteyen sanık müdafilerinin bu istekleri ile ilgili olarak makul süre tanımak ve 5271 sayılı Yasanın 67/6, 68/3, 214/3, 215, 216 ve 217’nci maddelerince değerlendirme yapmak gerekirken, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde istemin reddine hükmedilmesi ve bu konudaki bozma kararına usule aykırı gerekçelerle direnilmesi isabetli görülmemiştir.”
Bilimsel mütalaamız bu yasal dayanak çerçevesinde hazırlanarak şüpheli, sanık veya onların avukatlarına verilmektedir.
Comments
No comments yet.