Ödeme Sistemleri ve Elektronik Para Faaliyetlerinde Yasal Uyum: İhlal Durumlarında Karşılaşılacak Cezai Sonuçlar

Elektronik para ve ödeme hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren kuruluşlar, yalnızca teknik altyapı ve müşteri hizmetleriyle değil, aynı zamanda sıkı yasal düzenlemelere tam uyumla da sorumluluk taşımaktadır. 6493 sayılı Kanun’un Yedinci Bölümü, bu alandaki kuruluşların karşılaşabileceği idari ve cezai yaptırımları ayrıntılı şekilde düzenlemekte; izinsiz faaliyet, denetimden kaçınma, bilgi güvenliği ihlalleri, kayıt dışı muhasebe, müşteri sırlarının açıklanması ve zimmet gibi eylemleri açıkça suç olarak tanımlamaktadır. Yetkisiz hizmet sunanlara hapis ve adli para cezaları, bilgi saklayanlara cezai yaptırım, kamuoyuna asılsız beyanla itibar zedeleyenlere medya yoluyla ceza uygulanabilmektedir. Ayrıca Merkez Bankası tarafından yapılan düzenlemelere uyulmaması durumunda önemli tutarlarda idari para cezaları söz konusu olmaktadır. Bıçak Hukuk Bürosu, ödeme sistemleri ve elektronik para alanında faaliyet gösteren yerli ve yabancı kuruluşlara; lisans süreçlerinden uyum denetimlerine, Merkez Bankası yazışmalarından cezai ve idari yaptırım süreçlerinin yönetimine kadar geniş bir yelpazede hukuki danışmanlık ve temsil hizmeti sunmaktadır. Kuruluşların yasal risklerden arınmış şekilde faaliyet gösterebilmesi için güçlü bir hukuki altyapı ve düzenli mevzuat takibi sağlanmaktadır.

6493 Kanun elektronik para ödeme hizmeti kuruluşu idari para hapis ceza Merkez Bankası fintech hukuk bürosu avukat mali suç cezai sorumluluk

Elektronik Para Sektöründe Cezai Sorumluluk

Elektronik para sektöründe cezai sorumluluk, finansal teknolojilerin hızla geliştiği günümüzde her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Elektronik para kuruluşları ve ödeme hizmeti sağlayıcıları, günlük hayatın vazgeçilmez aktörleri hâline gelmiştir. Ancak bu sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar, yalnızca teknolojik yeterlilikle değil, aynı zamanda mevzuata tam uyum ile varlıklarını sürdürebilmektedir.

6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun, bu alanda faaliyet gösteren tüzel kişiliklerin uyacağı temel kuralları belirlemekte ve uyumsuzluk hâllerinde ağır idari ve cezai yaptırımlar öngörmektedir.

Bu yazıda, söz konusu kanunun Yedinci Bölümü kapsamında yer alan hükümler doğrultusunda; izinsiz faaliyet, denetimden kaçınma, bilgi güvenliği ihlali, müşteri sırrının açıklanması, kayıt dışı muhasebe ve zimmet gibi fiillerin hangi durumlarda suç oluşturduğu ve bu fiillere karşı hangi yaptırımların öngörüldüğü ele alınacaktır.

Düzenleme ve Kararlara Uymamak (Madde 27)

6493 sayılı Kanun‘un 27. maddesi, sistem işleticisi veya ödeme hizmeti sağlayıcısı olarak faaliyet gösteren tüzel kişilerin, kanun hükümleri, ikincil düzenlemeler ve alınan kararlara uymaması durumunda uygulanacak idari para cezalarını düzenlemektedir.

İdari Para Cezasının Kapsamı

Kanun ve ilgili düzenlemelerde ayrı bir cezai yaptırım öngörülmeyen hallerde, aykırılık gösteren tüzel kişiler hakkında Banka Yönetim Komitesi tarafından 40.000 TL ile 900.000 TL arasında idari para cezası verilebilir. Ancak:

  • Bir menfaat temin edilmişse veya
  • Zarara sebebiyet verilmişse,

verilecek para cezasının miktarı, elde edilen menfaatin veya neden olunan zararın en az iki katı olacak şekilde artırılır.

Tekerrür Halinde Artırım

Aynı kabahatin, idari yaptırım kararı verilmeden birden fazla kez işlenmesi durumunda:

  • Tek bir idari para cezası uygulanır,
  • Ancak bu ceza, iki katına çıkarılır.

Bu tekrarın menfaat veya zararla sonuçlanması halinde ise ceza, menfaatin ya da zararın en az üç katı olacak şekilde belirlenir.

Usuli Düzenlemeler

  • Ceza kararı, gerekçeleriyle birlikte ilgili kuruluşa bildirilir.
  • Karar verilmeden önce, ilgili kuruluşun savunması alınır.
  • Savunma talep yazısının tebliğinden itibaren bir ay içinde savunma sunulmazsa, savunma hakkından feragat edilmiş sayılır.
  • İdari para cezaları, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmelidir.
  • Bu cezalara karşı, idare mahkemesinde dava açılması mümkündür.

Değerlendirme

Finansal piyasalarda düzenleyici kurallara uyum, sistemin güvenilirliği ve kullanıcıların korunması açısından temel bir ilkedir. Bu nedenle, düzenlemelere uymayan kuruluşlara uygulanan idari para cezaları, sadece cezalandırma amacı taşımaz; aynı zamanda sektörde uyum kültürünü güçlendirmeyi hedefler. Ayrıca, menfaat temini ve zararın varlığı durumunda cezaların katlanarak artırılması, orantılılık ve caydırıcılık ilkelerine dayanmaktadır.

İzinsiz Faaliyette Bulunmak (Madde 28)

6493 sayılı Kanun’un 28. maddesi, ödeme hizmetleri ve elektronik para alanında Banka (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) izni olmaksızın faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara uygulanacak cezai yaptırımları düzenlemektedir.

Yetkisiz Faaliyetler ve Cezai Yaptırım

Kanun uyarınca gerekli izinleri almaksızın;

  • Sistem işleticisi,
  • Ödeme kuruluşu,
  • Elektronik para kuruluşu

gibi faaliyetlerde bulunan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Yanıltıcı Tanıtım ve Unvan Kullanımı

İzin alınmaksızın;

  • Ticaret unvanlarında,
  • Resmî belgelerde,
  • İlan ve reklamlarda,
  • Kamuoyuna yapılan açıklamalarda

bu unvanlarla faaliyet yürütüyormuş izlenimi veren kişi ve görevliler de aynı şekilde cezalandırılır.

Bu tür yanıltıcı beyanlar, kamu güvenini zedelediği gibi, yatırımcı ve kullanıcıların da aldatılmasına neden olabilir. Bu sebeple kanun koyucu, izlenim yaratmayı da fiilen faaliyette bulunmak kadar ağır şekilde yaptırımlandırmıştır.

İşyeri Kapatma Yaptırımı

Yukarıda belirtilen suçların bir iş yeri bünyesinde işlenmesi hâlinde:

  • İşyerinin iki aydan altı aya kadar kapatılmasına,
  • Tekerrür hâlinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilir.

Bu yaptırım, özellikle kaçak çalışan ödeme sistemleri veya sahte e-para firmaları açısından önleyici ve caydırıcı bir işlev taşımaktadır.

Faaliyet İzni İptaline Rağmen Faaliyete Devam

Kanun kapsamında daha önce faaliyet izni almış bir kuruluşun izin belgesinin iptal edilmesine rağmen faaliyetine devam etmesi hâlinde de aynı cezai hükümler uygulanır. Bu düzenleme, lisans iptaline rağmen faaliyet gösteren firmalara karşı yasal koruma sağlamayı hedefler.

Değerlendirme

Finansal sistemin güvenilirliği, yalnızca faaliyet gösteren kuruluşların teknik yeterliliğine değil, aynı zamanda yetkili ve lisanslı olmalarına bağlıdır. İzinsiz faaliyet gösteren kişi veya kuruluşlar; kullanıcıların, yatırımcıların ve sistemin bütününün zarar görmesine yol açabilir. 6493 sayılı Kanun, bu tür girişimlere karşı sert yaptırımlar öngörerek lisanslı ve denetlenen yapıları teşvik etmekte, böylece sektörün disiplinli bir şekilde gelişmesini hedeflemektedir.

Denetim ve Gözetim Faaliyetlerini Engellemek ve Bilgi Vermemek (Madde 29)

6493 sayılı Kanun, sadece izinli faaliyetleri değil, aynı zamanda bu faaliyetlerin etkin bir şekilde denetlenmesini ve izlenmesini de teminat altına almıştır. Bu kapsamda, Merkez Bankası tarafından yürütülen denetim ve gözetim görevlerini engelleyenler veya bilgi/belge sunmaktan kaçınanlar hakkında ağır cezai yaptırımlar öngörülmüştür.

Denetimi Engelleme (Fıkra 1)

Merkez Bankası tarafından yürütülen denetim ve gözetim görevlerinin yerine getirilmesini engelleyen kişiler hakkında:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.

Buradaki “engel olma” fiili, denetim görevlilerinin görevini yapmasını doğrudan veya dolaylı olarak zorlaştıran, kısıtlayan ya da fiilen imkânsız hale getiren her türlü davranışı kapsar.

Bilgi ve Belge Vermeme (Fıkra 2)

Denetim kapsamında istenen bilgi ve belgeleri vermeyen kişi ise:

  • 3 aydan 1 yıla kadar hapis,
  • ve ayrıca 1.500 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Burada sadece belge sunmamak değil, eksik, gecikmeli ya da yanıltıcı belge/bilgi sunmak da yaptırıma konu olabilir.

Değerlendirme

Finansal sistemin şeffaflığı ve hesap verilebilirliği, yalnızca yasalara uygun faaliyet gösterilmesiyle değil, aynı zamanda denetim mekanizmalarına aktif ve dürüst katılım ile mümkündür. Bu sebeple, denetimi engelleyen ya da bilgi paylaşmaktan kaçınan kişi veya kurumlar, yalnızca kanunu ihlal etmekle kalmaz; aynı zamanda sistemin bütünlüğüne zarar verir. 6493 sayılı Kanun’un bu hükmü, etkin denetimin önünü açmak ve caydırıcılığı sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunmak (Madde 30)

Finansal sistemlerde bilgi güvenliği ve beyanların doğruluğu, denetim ve yargı süreçlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, 6493 sayılı Kanun’un 30. maddesi, sistem işleticileri, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunmalarını suç olarak tanımlamış ve ağır cezai yaptırımlar öngörmüştür.

Kimler Sorumlu Tutulur?

Bu madde kapsamında cezai sorumluluğa tabi tutulanlar:

  • Sistem işleticisi, ödeme kuruluşu ve elektronik para kuruluşu yetkilileri,
  • Bu kuruluşlar adına hareket eden kişiler,
  • Bu kuruluşların görevli personeli,
  • Mahkemelere, kamu kurumlarına, Merkez Bankası’na veya diğer denetim otoritelerine yanıltıcı veya sahte belge sunan kişilerdir.

Cezai Yaptırım

Gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiler hakkında;

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
  • ve 2.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Söz konusu belgelerin imzalanmasında doğrudan sorumluluğu bulunan kişiler, yani imzacı yetkililer, cezai sorumluluğun doğrudan muhatabıdır.

Beyan Nitelikleri

Gerçeğe aykırılık;

  • Sahte belge düzenlenmesi,
  • Gerçek durumu yansıtmayan finansal rapor hazırlanması,
  • Bilinçli şekilde yanıltıcı veri paylaşılması,
  • İhlal veya riskleri gizlemek amacıyla yanlış beyan verilmesi gibi durumları kapsar.

Değerlendirme

Finansal hizmet sağlayıcıları açısından doğru beyan yükümlülüğü, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda sektörel güvenin temelini oluşturan etik bir ilkedir. Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak, hem kuruluşun yasal statüsünü tehlikeye atmakta hem de paydaş ilişkilerini zedelemektedir. Bu bağlamda, 6493 sayılı Kanun’un 30. maddesi, denetime tabi kuruluşların bilgi şeffaflığı ve hesap verebilirlik ilkelerine uymasını sağlamak amacıyla cezai müeyyide getirmiştir.

Belgelerin Saklanması ve Bilgi Güvenliği Yükümlülüğüne Aykırılık (Madde 31)

6493 sayılı Kanun, ödeme hizmeti sağlayıcıları ve elektronik para kuruluşlarının faaliyetlerinde güvenlik ve şeffaflık ilkelerini esas alır. Bu bağlamda belgelerin saklanması ve kişisel güvenlik bilgilerinin korunması, hem kullanıcı haklarını korumak hem de sistemin güvenliğini sağlamak açısından kritik bir öneme sahiptir.

Madde 31, bu yükümlülüklere aykırı davrananlara yönelik cezai hükümleri düzenlemektedir.

Belgeleri Saklamama (Fıkra 1)

Kanunun 23. maddesinin birinci fıkrası, ödeme hizmeti sağlayıcılarının ve elektronik para kuruluşlarının işlem belgelerini en az on yıl süreyle muhafaza etme yükümlülüğünü düzenler. Bu yükümlülüğe aykırı davrananlar hakkında:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
  • 500 günden 1.500 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Bu hüküm, denetim ve yargı süreçlerinde delil oluşturabilecek kayıtların korunmasını ve gerektiğinde yetkililere sunulabilmesini güvence altına alır.

Kişisel Güvenlik Bilgilerinin Korunmaması (Fıkra 2)

Ödeme aracını kullanmaya yetkili olmayan üçüncü kişilerin, kullanıcının kişisel güvenlik bilgilerine erişimini engellemek, kuruluşların asli sorumluluğudur. Bu kapsamda;

  • Gerekli teknik ve idari güvenlik önlemlerini almayan,
  • Güvenlik bilgilerini kullanıcıya güvenli şekilde iletmeyen kuruluş görevlileri ve işlemi yapan kişiler hakkında:

1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 1.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Taksirli Suçlar (Fıkra 3)

Eğer yukarıdaki güvenlik ihlalleri;

  • Dikkatsizlik,
  • Tedbirsizlik,
  • Meslekte yetersizlik nedeniyle işlenmişse,

ilgili kişiler 1.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır, ancak hapis cezası uygulanmaz.

Değerlendirme

Dijital ödeme sistemlerinde kişisel güvenlik bilgilerine ilişkin ihlaller, sadece kullanıcıların maddi zarara uğramasıyla sonuçlanmaz, aynı zamanda kuruluşun itibarı ve faaliyet izni açısından da büyük risk teşkil eder.

6493 sayılı Kanun’un 31. maddesi, finansal kurumların bilgi güvenliğini sağlama yükümlülüğünü sadece teknik değil, aynı zamanda cezai yaptırımlarla da pekiştirmekte; kullanıcı haklarını güçlü şekilde koruma altına almaktadır.

Sırların Açıklanması (Madde 32)

Finansal piyasalarda faaliyet gösteren kuruluşlar için müşteri gizliliği ve ticari sırların korunması, güvene dayalı ilişkinin temelidir. 6493 sayılı Kanun’un 32. maddesi, bu ilkenin ihlal edilmesini suç saymakta ve ilgili kişiler hakkında ciddi cezai yaptırımlar öngörmektedir.

Kimler Yükümlü?

Aşağıdaki kişilerin, görevleri dolayısıyla öğrendikleri ticari ve kişisel sırları ifşa etmeleri cezai sorumluluk doğurur:

  • Sistem işleticileri, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının
    • Ortakları
    • Yönetim kurulu üyeleri
    • Mensupları
    • Görevlileri
    • Bu kişiler adına hareket eden kişiler
  • Kurum dışı hizmet sağlayıcıların çalışanları
  • Üçüncü kişiler (veri işleyenler, danışmanlar vb.)

Cezai Yaptırım

Bu kişilerin, görevlerinden ayrılsalar dahi, öğrendikleri sırları yetkisiz kişi veya kurumlarla paylaşmaları hâlinde:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
  • 1.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Söz konusu sırlar; müşteri bilgileri, işlem verileri, güvenlik prosedürleri ya da ticari stratejilere ilişkin olabilir.

Yetkili Merciler Dışında Açıklama Yasağı

Bu sırların sadece, kanunen açıkça yetkilendirilmiş mercilere açıklanmasına izin verilmektedir. Örneğin, mahkemeler, denetim otoriteleri veya savcılık gibi.

Dış Hizmet Sağlayıcılar ve Üçüncü Kişiler

Madde 32, sadece iç personeli değil, kurum adına dışarıdan hizmet sağlayan kişi ve kuruluşların çalışanlarını da kapsar. Böylece, dış kaynaklı hizmetlerde de gizlilik yükümlülüğü güvence altına alınmaktadır.

Değerlendirme

Finansal sektörün en kırılgan alanlarından biri olan veri güvenliği ve ticari sırların korunması, sadece sözleşmesel değil aynı zamanda cezai hükümlerle de korunmaktadır. Kurumların kendi iç politikalarını bu çerçevede oluşturması ve çalışanlarına düzenli olarak farkındalık eğitimi vermesi büyük önem taşımaktadır. 6493 sayılı Kanun’un 32. maddesi, finansal yapının temelini oluşturan güven unsurunu güçlendirmek amacıyla düzenlenmiş etkili bir koruma normudur.

İtibarın Zedelenmesi (Madde 33)

Finansal kuruluşların itibarı, sadece müşteriler nezdinde değil, piyasada, kamu otoritelerinde ve yatırımcılarda da güven unsurunun temelidir. 6493 sayılı Kanun’un 33. maddesi, sistem işleticileri, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının itibarını zedeleyici yayınlara karşı cezai koruma sağlamaktadır.

Korunan Hukuki Değer: Kurumsal İtibar

Bu madde, basın ve medya araçları yoluyla yapılan, asılsız veya itibarı zedeleyici nitelikteki açıklamalara karşı ilgili kuruluşları korumayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, kasten:

  • Kuruluşun şöhretine zarar verilmesi,
  • Servetine yönelik olumsuz algı yaratılması,
  • Kamuoyunda güven kaybına neden olunması,

hâlinde failler cezai yaptırımla karşılaşır.

Cezai Yaptırım

Aşağıdaki fiillerin işlenmesi hâlinde:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası,
  • 1.000 günden 2.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Kapsam Dahilindeki Yayın Araçları

İtibar zedeleyici içeriklerin yayımlandığı mecralar şunları kapsar:

  • 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamındaki basılı yayınlar,
  • Radyo ve televizyon,
  • İnternet siteleri,
  • Video platformları,
  • Kablolu yayınlar,
  • Elektronik iletişim araçları ve benzeri dijital kanallar.

Dolayısıyla, bu madde özellikle sosyal medya, haber siteleri ve internet gazeteciliği yoluyla yapılan açıklamaları da kapsam altına almaktadır.

Unsurlar: Asılsız Haber ve Kasıt

Ceza verilebilmesi için:

  1. Haberin veya açıklamanın gerçeğe aykırı olması,
  2. İtibarı kırma kastının bulunması,
  3. Bu fiilin yukarıda sayılan yayın araçlarından biriyle yapılmış olması gereklidir.

Bu bağlamda, eleştiri hakkı ile asılsız ve zarar verici açıklama arasındaki fark, yargı mercilerince özenle değerlendirilecektir.

Değerlendirme

6493 sayılı Kanun’un 33. maddesi, finansal kuruluşların piyasa güvenini sarsacak düzeyde karalama kampanyalarına karşı etkili bir hukuki koruma getirmektedir. Bu düzenleme, aynı zamanda dijital medyada sorumlu yayıncılık ve içerik üretimi ilkesini de destekler niteliktedir. Finans sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların, itibarlarına yönelik asılsız iddialar karşısında hukuki yollara başvurma hakkı olduğu gibi, medya mensuplarının da bu tür içeriklerde kanıta dayalı bilgi kullanma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Elektronik Para Kuruluşlarının Görevli ve İlgililerinin Cezai Sorumluluğu (Madde 34)

Elektronik para kuruluşları, kullanıcıların fonlarını saklayan, dijital ortamda para transferi ve ödeme kolaylığı sağlayan sistemlerdir. Bu kuruluşların güvenilirliği, sadece sistemsel altyapıya değil, aynı zamanda mevzuata tam uyum sağlayan bir idari yapıya dayanır. 6493 sayılı Kanun’un 34. maddesi, elektronik para kuruluşlarının belirli yükümlülüklerine aykırı davranan görevlileri ve ilgilileri hakkında doğrudan cezai yaptırımlar öngörmektedir.

Hangi Maddelere Aykırılık Söz Konusu?

Madde 34, özellikle Kanun’un:

  • 18. maddesinin 4. fıkrası ve
  • 20. maddesi

kapsamındaki yükümlülüklere aykırılığı cezalandırmaktadır.

Bu maddeler genel hatlarıyla;

  • Elektronik para ihracı ve geri ödemesi,
  • Elektronik para fonlarının koruma yükümlülüğü,
  • Faaliyet esasları ve kullanıcı haklarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir.

Cezai Yaptırım

Söz konusu hükümlere aykırı davranan elektronik para kuruluşunun görevlileri ve ilgili kişiler hakkında:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
  • 5.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Buradaki “ilgili kişiler” ifadesi, yalnızca çalışanları değil; yöneticiler, dış hizmet sağlayıcılar ve kuruluş adına işlem yapan danışmanları da kapsayabilir.

Aykırılık Örnekleri

Cezai sorumluluk doğurabilecek başlıca örnekler şunlardır:

  • Elektronik paranın kullanıcıya süresi içinde iade edilmemesi,
  • Kullanıcı fonlarının koruma hesaplarında tutulmaması,
  • Mevzuata aykırı şekilde fon aktarımı yapılması,
  • Elektronik para ihraç sınırlarının aşılması veya kayıt dışı işlem yapılması.

Değerlendirme

Finansal sistemde dijitalleşme arttıkça, elektronik para kuruluşlarına duyulan güven de aynı ölçüde önem kazanmıştır. Bu güveni sarsabilecek her türlü davranış, yalnızca kullanıcıyı değil; sistemi ve ülke finansal güvenliğini de tehdit etmektedir.

6493 sayılı Kanun’un 34. maddesi, elektronik para piyasasında yönetsel sorumluluğu yüksek seviyede tutarak, sistemin istikrarını ve kullanıcıların korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

İşlemlerin Kayıt Dışı Bırakılması ve Gerçeğe Aykırı Muhasebeleştirme (Madde 35)

Finansal kuruluşların faaliyetlerinin şeffaf, izlenebilir ve denetlenebilir olması, hem düzenleyici otoritelerin etkin gözetimi hem de kamu güveni açısından büyük önem taşır. 6493 sayılı Kanun’un 35. maddesi, ödeme ve elektronik para kuruluşlarının mali işlemlerinde şeffaflığı ihlal eden eylemleri doğrudan cezai yaptırım altına almaktadır.

Kapsam: Kimler Sorumlu?

Bu madde, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının;

  • İşlemlerini kayıt dışı bırakmasından,
  • Gerçek niteliğine uygun olmayacak şekilde muhasebeleştirmesinden

doğrudan sorumlu olan belgeleri imzalayan kişi ve kişiler hakkında uygulanır. Yani, söz konusu eylem sadece kurum düzeyinde değil; işlemi gerçekleştiren veya onaylayan yönetici ya da personelin şahsi sorumluluğunu da doğurur.

Cezai Yaptırım

Bu fiilleri işleyen kişiler hakkında:

  • 1 yıldan 3 yıla kadar hapis,
  • 2.000 güne kadar adli para cezası uygulanır.

Bu yaptırım, sadece caydırıcı olmakla kalmaz; aynı zamanda sektörün düzenli ve güvenilir bir şekilde işlemesini teminat altına almayı amaçlar.

Örnek İhlal Durumları

  • Gerçekleşen para transferinin, kuruma ait olmayan bir hesaptan yapılmış gibi gösterilmesi,
  • Gelir veya giderlerin bilerek düşük ya da yüksek gösterilmesi,
  • Kurum dışı bir işlem kurum içi gibi muhasebeleştirilmesi,
  • Vergi ya da denetim yükümlülüklerinden kaçınmak amacıyla kayıt dışı işlem yapılması.

Değerlendirme

Finansal sistemin güvenliği, sadece yasal izin ve faaliyet uygunluğuyla değil; aynı zamanda doğru muhasebe uygulamaları ile sağlanabilir. Bu madde, ödeme ve elektronik para kuruluşlarının hem kendi iç düzenlerini sağlam tutmalarını hem de vergi, denetim ve kamu güvenine karşı yükümlülüklerini yerine getirmelerini zorunlu kılar. 6493 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle getirilen bu düzenleme, sistematik muhasebe ihlallerine karşı hem önleyici hem de düzeltici bir mekanizma görevi görmektedir.

Zimmet (Madde 36)

6493 sayılı Kanun’un 36. maddesi, ödeme ve elektronik para kuruluşlarında görev yapan kişilerin, görevleri gereği teslim edilen para, senet veya diğer malları zimmetlerine geçirmelerini ağır bir suç olarak tanımlamaktadır. Bu düzenleme, finansal sistemin en hassas noktalarından biri olan emanet sorumluluğunun kötüye kullanılmasını önlemeyi hedeflemektedir.

Kimler Sorumlu Tutulur?

Zimmet suçu, aşağıdaki kişilerin görevleri kapsamında gerçekleşen kötüye kullanımları kapsar:

  • Sistem işleticilerinin,
  • Ödeme kuruluşlarının ve elektronik para kuruluşlarının
    • Ortakları,
    • Yönetim kurulu başkan ve üyeleri,
    • Çalışanları,
    • Adına hareket eden kişiler
    • Görevlileri.

Zimmet Suçunun Unsuru Nedir?

Bu suçun oluşabilmesi için:

  • Failin, görev nedeniyle zilyetliğine geçmiş olan veya koruma ve gözetimine bırakılan,
  • Para, para yerine geçen evrak veya senetleri ya da diğer malları,
  • Kendi veya başkasının yararına zimmetine geçirmesi gerekir.

Bu fiilin tespiti hâlinde fail hakkında:

  • 6 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası,
  • 5.000 güne kadar adli para cezası uygulanır,
  • Ayrıca, kurumun uğradığı zararın tazminine karar verilir.

Nitelikli Zimmet (Fıkra 2)

Zimmet suçunun, hileli yollarla gizlenmeye çalışılması (örneğin sahte belge düzenlemek, izleri silmek) hâlinde;

  • 12 yıldan az olmamak üzere hapis,
  • 20.000 güne kadar adli para cezası verilir.
  • Ceza, uğranılan zararın üç katından az olamaz.
  • Zararın ödenmemesi hâlinde mahkeme tarafından re’sen tahsiline hükmolunur.

Tazminin Cezaya Etkisi (Fıkra 3)

Zimmete geçirilen malın iadesi veya zararın karşılanması hâlinde cezai indirim öngörülür:

  • Soruşturma başlamadan önce tam tazmin: cezanın 3/2’si indirilir,
  • Kovuşturma başlamadan önce tam tazmin: cezanın yarısı indirilir,
  • Hükümden önce tam tazmin: cezanın 3/1’i indirilir.

Hafif Zimmet Hâli (Fıkra 4)

Zimmete geçirilen malın değeri düşükse,

  • Ceza 1/3’ten 1/2’ye kadar indirilebilir.

Değerlendirme

Zimmet suçu, sadece bireysel bir suistimal olarak değil, aynı zamanda kamu güvenini zedeleyen ve tüm finansal sistemi riske atan bir eylemdir. Bu nedenle, 6493 sayılı Kanun’un 36. maddesi, yüksek cezalar ve ek tazmin yükümlülüğü ile zimmetin önlenmesini amaçlamaktadır. Finansal kuruluşlarda iç kontrol sistemlerinin kurulması, görev tanımlarının açık olması ve yetki-denetim mekanizmalarının işler hâle getirilmesi, bu suçun önlenmesinde kritik rol oynamaktadır.

Soruşturma ve Kovuşturma Usulü (Madde 37)

6493 sayılı Kanun’un son maddesi olan Madde 37, bu Kanun kapsamında suç teşkil eden fiillere ilişkin ceza soruşturması ve kovuşturmasının başlatılma usulünü düzenlemektedir. Bu hüküm, bazı suçlar bakımından şikâyet veya başvuru şartı getirerek, ceza adalet sistemine özgü özel bir usul normu niteliği taşır.

Banka Başvurusu Şartı (Fıkra 1)

Kanunun aşağıdaki maddeleri kapsamında düzenlenen suçlar bakımından;

  • Madde 28: İzinsiz faaliyet,
  • Madde 29: Denetimi engelleme veya bilgi vermeme,
  • Madde 31: Belgelerin saklanması ve bilgi güvenliği yükümlülüğüne aykırılık,

şeklindeki suçlar hakkında, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından re’sen soruşturma başlatılması mümkün değildir. Bu suçlar için mutlaka: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (Banka) tarafından yazılı başvuruda bulunulması gerekir. Bu başvuru, muhakeme şartı niteliğindedir. Yani Banka başvuru yapmadıkça, savcılık işlem yapamaz.

İstisna: Mağdur Başvurusu Hâlinde (Fıkra 2)

Ancak, Madde 31 (bilgi güvenliği yükümlülüğüne aykırılık) kapsamında mağdur olan kişiler doğrudan Cumhuriyet başsavcılığına başvuru yapabilir. Bu durumda, Banka’nın başvurusuna gerek kalmaksızın soruşturma başlatılabilir. Bu düzenleme, özellikle kredi kartı, dijital cüzdan veya mobil ödeme sistemleri gibi araçlarda kişisel bilgileri ihlal edilen kullanıcıların doğrudan yasal koruma aramasına imkân tanır.

Banka Personeli Hakkında Soruşturma (Fıkra 3)

Banka personelinin görevlerini yerine getirirken işlediği iddia edilen suçlar bakımından da:

  • Cumhuriyet başsavcılığı doğrudan harekete geçemez.
  • Yazılı başvuru yine Banka tarafından yapılmalıdır.

Bu hüküm, Merkez Bankası personelinin keyfi soruşturmalara maruz kalmasını önlemeyi ve kurum içi değerlendirme süzgecinin işletilmesini amaçlamaktadır.

Değerlendirme

Soruşturma ve kovuşturma usulüne ilişkin bu düzenlemeler, hem kurumsal dengeyi gözeten hem de ceza adalet sistemini keyfi veya gereksiz işlemlerden koruyan bir yapı ortaya koymaktadır. Özellikle Merkez Bankası’nın sistemde filtre görevi görmesi, suç isnatlarının ciddiyetle değerlendirilmesini sağlar. Bu bağlamda, ilgili kişi ve kuruluşların hem Banka nezdinde hem de savcılık nezdinde süreci dikkatle takip etmeleri, usul hataları nedeniyle hak kaybına uğramamaları açısından büyük önem taşır.

Sonuç ve Değerlendirme

6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun, Türkiye’de ödeme ve elektronik para sistemlerinin sağlıklı işlemesi, finansal istikrarın korunması ve kullanıcı haklarının güvence altına alınması amacıyla hazırlanmış önemli bir düzenlemedir.

Bu Kanun’un Yedinci Bölümü, sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar açısından ciddi hukuki ve cezai yaptırımlar içermektedir. Yetkisiz faaliyet, denetimden kaçınma, gerçeğe aykırı beyan, bilgi güvenliğinin ihlali, müşteri sırlarının ifşası, kayıt dışı muhasebe uygulamaları ve zimmet gibi eylemler; hem kurumsal itibarı zedelemekte hem de kuruluş yöneticileri ve çalışanları için hapis ve yüksek tutarlı para cezalarıyla sonuçlanabilmektedir.

Bu kapsamda, ödeme hizmeti sağlayıcıları, elektronik para kuruluşları ve sistem işleticileri, faaliyetlerini yürütürken hem kanun hükümlerine hem de Merkez Bankası’nın düzenleme ve kararlarına tam uyum sağlamalıdır.

Uyumluluk Politikalarının Önemi

Bu risklerin önüne geçilmesinin en etkili yolu, kurumların iç işleyişlerine entegre edilmiş uyumluluk (compliance) programları oluşturmasıdır. Şirket içi denetim mekanizmalarının kurulması, çalışanlara düzenli mevzuat eğitimi verilmesi, veri güvenliği ve raporlama prosedürlerinin açık şekilde tanımlanması, bu programların temelini oluşturur.

Ayrıca, ortaya çıkabilecek bir denetim, inceleme ya da soruşturma sürecinde, hukuki danışmanlık desteğiyle hareket edilmesi, hem sürecin sağlıklı işlemesini sağlar hem de telafisi zor zararların önüne geçilmesine yardımcı olur.

Bıçak Hukuk Bürosu’nun Desteği

Bıçak Hukuk Bürosu olarak, ödeme hizmetleri, elektronik para ve finansal teknolojiler alanında faaliyet gösteren yerli ve yabancı kuruluşlara;

  • 6493 sayılı Kanun ve ilgili mevzuata uyum süreçlerinin planlanması,
  • Sözleşme, genel işlem şartları ve iç düzenlemelerin hukuka uygun hazırlanması,
  • Merkez Bankası başvuruları, izin süreçleri ve yazışmaların yürütülmesi,
  • Denetim, idari yaptırım ve cezai sorumluluk süreçlerinde temsil,
  • Uyuşmazlık durumlarında savunma stratejilerinin oluşturulması

konularında hukuki danışmanlık ve temsil hizmeti sunmaktayız. Kuruluşunuzun hukuki risklerden arınmış ve mevzuata tam uyum içinde faaliyet göstermesi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Comments

No comments yet.

Send Comment