Türkiye’de genel af, özel af ve infaz düzenlemeleri uzun yıllardır kamuoyunun gündeminde olup; mevcut hukuki çerçevede af ile infaz indirimi arasındaki farklar büyük önem taşımaktadır. Af, cezanın tamamen veya kısmen ortadan kaldırılmasını ifade ederken; infaz düzenlemeleri cezanın nasıl ve ne kadar süreyle çekileceğine ilişkin teknik iyileştirmeler sağlamaktadır. Mevcut yasal sistemde denetimli serbestlik, koşullu salıverilme ve açık cezaevine ayrılma gibi infaz kurumları hükümlülerin ceza sürecinde kademeli bir geçiş yapmasına imkân tanımaktadır. Son yıllarda yapılan düzenlemeler, özellikle “Kovid-19 infaz kolaylığı” olarak bilinen hükümlerle birlikte kapalıdan açığa ve açık cezaevinden denetimli serbestliğe daha erken ayrılmayı mümkün kılan çeşitli hukuki imkanlar yaratmıştır. Yeni teklif ile bu uygulamaların kapsamı genişletilerek suçun işlenme tarihine göre eşitlik sağlanması hedeflenmiş; terör ve örgütlü suçlar ise istisna olarak korunmuştur. Cezaların içtimaı, suç tarihleri arasındaki fark ve istisna suç tipleri, hükümlünün yararlanabileceği infaz kolaylıklarının belirlenmesinde kritik rol oynamaktadır. Türkiye’de infaz rejimi, af niteliği taşımayan ancak cezanın infaz şeklini etkileyen bu teknik düzenlemelerle giderek daha esnek ve kademeli bir yapıya kavuşmaktadır. Bu çerçeve, hem infaz adaletinin güçlendirilmesini hem de uzun süren soruşturma ve yargılamaların yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesini hedefleyen çok boyutlu bir yaklaşım sunduğunu iddia etmektedir.
Beklenen Genel ya da Özel Af Düzenlemesi
Uzun zamandan beri yüzbinlerce mahkum ve ailesinin gözü af yasasında! « Mahkumlara genel af çıkacak mı?”, “af yasası Meclis gündemine gelecek mi?« , “Yargı paketi çalışmaları infaz düzenlemesini kapsıyor mu?”, “af, yargı paketi içerisinde yer alıyor mu?”, “aftan kimler yararlanacak? » sorularına yanıt aranıyor. Her bir yargı paketinin detayları mahkum ve yakınları tarafından dikkatle takip ediliyor.
Af nedir?
Af, genel anlamda, bir kişinin kusurunun bağışlanması demektir. Bütün toplumların aileden başlayarak, okulda ve toplum içinde nasıl davranılacağına ilişkin kuralları vardır. Bu kurallara aykırı hareket etmek suç ya da kabahat olarak kabul edilir. Bununla birlikte bir baba çocuğunun, bir öğretmen öğrencisinin bazı kuraldışı davranışlarını bağışlayabilir. Hukukta af ise, devletin suç işleyip hüküm giymiş bireyleri bazı durumlarda bağışlamasıdır. Bu durumda af, bir mahkemece verilmiş cezanın, hatta doğrudan doğruya suçun yok sayılmasıdır.
Af, suç teşkil eden fiiller için ceza verme hakkını ortadan kaldıran, verilmiş olan cezaların kısmen veya tamamen infazını önleyen, yetkili mercilerce yapılmış hukuksal tasarruflardır. Af yetkisinin kullanılması, netice itibariyle devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir.
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 tarihli ve E.2020/44, K.2020/41 sayılı kararında affın niteliğini anayasal anlamda açıklamıştır. Bu kapsamda genel suç ve ceza siyasetini belirleme kapsamında kanunla bir fiilin suç olmaktan çıkarılması ya da cezasının hafifletilmesi yetkisinden farklı olarak af yetkisini kullanan yasama organı, genel olarak bir fiili suç olmaktan çıkarmamakta ya da cezasında bir değişiklik yapmamakta; suç ve ceza aynı kalmakla birlikte sadece geçmişe yönelik olarak belirli bir dönemde işlenmiş olan o fiilden dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılmasını, mahkûmiyet kararı ve ceza verilmesini ya da verilen cezanın infaz edilmesini engellemektedir (bkz. § 20).
Doğurduğu sonuçlara göre af, biri mahkûmiyet ve kamu davasını ortadan kaldıran genel af, diğeri de sadece cezaya etki eden özel af olarak ikiye ayrılabilir.
Genel af
Genel af; yasa koyucunun çeşitli faydalar gözeterek tüm veya belirli bazı suçlara ilişkin davaları ve kesinleşmiş cezaları bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıran bir yasama işlemidir. 765 sayılı TCY’nın 97 ve 5237 sayılı TCY’nın 65/1. maddelerine göre genel af, henüz kesinleşmemişse kamu davasını, mahkûmiyet kararı kesinleşmiş ise hükmedilen cezaları bütün neticeleriyle birlikte ortadan kaldırır.
Genel affın, belirli koşullara bağlanması da olanaklıdır. Bunun yanında sanık veya hükümlünün aftan yararlandıktan sonra belirlenen bir süre içinde suç işlememesi şeklinde, affı ortadan kaldırıcı koşullar da konulabilir. Tüm bu koşullar, affın genel af olma özelliğini ortadan kaldırmamaktadır.
“Genel af ”, hem cezayı, hem de suçu ortadan kaldırır. “Özel af ” ise suçu değil, sadece cezayı ortadan kaldırır. Yani genel af, sadece mahkûmiyetin bütün cezaî sonuçlarını değil, aynı zamanda fiilin suç olma niteliğini yok eder. Genel aftan yararlanan kişinin sabıka kaydı silinir ve o kişi hiç hüküm giymemiş sayılır. Oysa özel af, fiilin suçluluk niteliğini değil, fakat hükmedilmiş olan cezayı ortadan kaldırır, azaltır veya başka bir cezaya çevirir.
Özel af
Özel af; işlenmiş olan fiilin suç olma niteliğini ortadan kaldırmamakta olup, sadece hükmedilmiş ve kesinleşmiş olan cezalarda bazı düzenlemeler söz konusu olmaktadır. 765 sayılı TCY’nın 98 ve 5237 sayılı TCY’nın 65/3 maddeleri uyarınca özel af, kamu davasına ve mahkûmiyete etkisi olmaması, yalnız ceza üzerine etkili olması nedeniyle sadece cezayı kısmen veya tamamen düşüren bir sebeptir. Özel affın mahkûmiyeti etkilememesi nedeniyle mahkûmiyete bağlı hak yoksunlukları devam eder. Bununla birlikte genel afta olduğu gibi özel afta da bazı koşullar öngörülebilir.
Bir yargılamada adaletsiz ve yanlış karar verilmiş olabilir. Bu tür adaletsiz ve yanlış kararların düzeltilmesi, yaşlı ya da hasta hükümlülerin bağışlanması için çıkarılan affa da “özel af” denir. Özel af ya yalnızca cezanın uygulanmasını hafifletir ya da tamamen ortadan kaldırır. Suç yine de işlenmiş sayıldığı için, kişi hüküm giymiş olarak kabul edilir ve savcılık sabıka kaydı silinmez.
23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlar nedeniyle kesinleşen hükümlere ilişkin 4616 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda, yasa kapsamına giren cezalarda indirim yapılmakta 10 yıldan az cezaya mahkûm edilen hükümlülerin diğer koşulların da varlığı halinde hiç cezaevine girmeksizin cezalarının infazına imkan tanınmakta, buna karşın ceza mahkûmiyeti bütün neticeleri ile ortadan kaldırılmamakta olduğundan “toplu ve şartlı özel af” niteliğindedir. (Yargıtay CGK, 23.12.2003 gün ve 279-291 sayılı kararı)
Af çıkarma yetkisi
Türkiye’de özel ve genel af çıkarma yetkisi Anayasayla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verilmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanı, yine Anayasayla verilmiş yetkisine dayanarak özel af çıkarabilir.
1982 Anayasası, “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak” yetkisini Cumhurbaşkanına vermiştir (m.104). Cumhurbaşkanının bu yetkisi, sınırlandırılmış bir özel af yetkisi niteliğindedir. 1982 Anayasası, Cumhurbaşkanının dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi de gerek genel af, gerek özel af yetkisini vermiştir. Zira Anayasanın 87’nci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerinden biri de “genel ve özel af ilân etmek”tir. Anayasa, Parlâmentonun genel ve özel af yetkisini iki bakımından sınırlandırmıştır. Anayasaya göre, “Anayasanın 14’üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler” Türkiye Büyük Millet Meclisinin af yetkisinin dışında kalmaktadır (m.87). Keza Anayasaya göre orman suçları hakkında da genel veya özel af çıkarılamaz (m.169/3).
Nitelikli Çoğunluk
Anayasa’nın 87. maddesinde “…Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek…”, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Af yetkisinin kullanılması, devletin cezalandırma yetkisinden geçici olarak feragat etmesi anlamına gelmektedir (AYM, E.2001/4, K.2001/332, 18/7/2001). Bu çerçevede af bazen sadece kesinleşmiş cezaları kaldıran, azaltan veya daha hafif bir ceza türü ile değiştiren, bazen de kamu davasını düşüren veya mahkûmiyeti bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldıran bir kamu hukuku tasarrufu olarak oraya çıkmaktadır. Buna göre kesinleşmiş cezaları kaldıran, azaltan veya daha hafif bir ceza türü ile değiştiren düzenlemeler özel af niteliğindeyken bir fiil nedeniyle yapılan soruşturma ve kovuşturmayı ve varsa mahkûmiyeti, hükmedilmiş ise cezaları bütün neticeleriyle birlikte ortadan kaldıran af genel af niteliği taşımaktadır (AYM, E.2001/4, K.2001/332, 18/7/2001; E.2020/44, K.2020/41, 17/7/2020, § 15).
Toplumsal Uzlaşının Sağlanması
Genel af çıkarılması uygulaması, bugüne kadar Türkiye dahil birçok ülke tarafından başta politik geçiş dönemleri olmak üzere toplumsal uzlaşının sağlanması adına pek çok kez kullanılmıştır. Silahlı çatışma süreçlerinden ve otoriter-totaliter rejimlerinden kaynaklı insan hakları ihlallerinin görüldüğü ülkelerde çeşitli zamanlarda genel af uygulamalarının hayata geçirildiği görülmüştür. Toplumsal uzlaşma arayışının söz konusu olduğu toplumlarda çıkarılabilecek genel af kanunları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal eder nitelikte bulunmamaktadır.
Genel af konusuna, toplumsal barış perspektifiyle yaklaşılmalıdır. Toplumsal barış, gerilim ve acıların yaşandığı toplumlarda en çok gereksinim duyulan durumdur. Toplumsal barış gereksinimini yaratan da ülkelerin siyasal ve toplumsal koşullarının yarattığı acılardır. Böyle durumda, politik olarak karar verici durumda olanlar, siyasal ve toplumsal sorunların çözümünde “Genel Af” uygulamasını bir araç olarak başvurma imkanına sahiptir.
Af söylentilerinin etkileri en çok cezaevlerindeki insanlar üzerinde olmaktadır. Gerçekten de, hükümlü ve tutuklular en küçük af söylentisini dahi büyük bir umutla karşılamakta; adeta afla yatıp, afla kalkmaktadırlar.
Nedeni bakımından af, bir dönemi kapatan, toplumsal barış ve hükmü düzeltici af olmak üzere üçe ayrılır.
Bir Dönemi Kapatan Af
Olaganüstü yaşam ilişkilerinin halkın tümünü veya büyük kısmını etkilemesi nedeniyle, ortaya çıkan suçlarda söz konusu olur. Gerçekten de savaş gibi olaganüstü hallerde, insanların hiç işlemeyecekleri suçları işlemeleri mümkündür. İşte, “ihtiyaç yasak tanımaz” kuralı nedeniyle, işlenen suçların, bu olağanüstü koşulların sonradan ortadan kalkması halinde, af kanunu vasıtasıyla değişen gerçekliğin ceza adaletine uydurulması söz konusu olmaktadır.
Yatıştırma ya da Toplumsal Barış Affı
Politik kutuplaşma ve onların neden olduğu mücadele vasıtasıyla bozulmuş olan iç barışı muhafaza veya tekrar sağlamayı amaçlayan affa, toplumsal barış affı denir.
Hükmü Düzeltici Af
Hükümlerdeki aksaklıkları gidermek amacıyla, maddi ceza hukukunda bir indirimi sağlayan kanunlardır. Aslında bunlar teknik anlamda af kanunu kapsamına girmezler; çünkü, lehe olan kanunların geçmişe etkisi nedeniyle geçmişteki hükümler üzerinde de sonuç doğururlar.
Koşullu salıverme
Koşullu salıverme, yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı gibi, özgürlüğü bağlayıcı bir ceza ile mahkûm edilen kişinin, cezasının yasada belirlenen bir kısmını iyi halli olarak tamamlaması, diğer bir anlatımla suç işlemekten dolayı pişman olduğunu ve cezasını tamamen çekmeden topluma kazandırılmasının hem toplum hem de kendisinin yararına olacağını göstermesi halinde, cezasının kalan süresini cezaevi dışında geçirmesi ve bunun sonucunda toplumla uyum sağlanması hedeflenen bir kurumdur.
31 Temmuz 2023 tarihinde hükümlülerin durumlarını esas alan infaz iyileştirmesi
Binlerce mahkumu ilgilendiren infaz düzenlemesi TBMM Genel Kurulu’nda 15 Temmuz 2023 tarihinde kabul edildi ve aynı gün Resmi Gazete’nin 32249 sayılı nüshasında yayınlandı. Çıkarılan 7456 sayılı kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkında kanuna geçici 10. madde eklendi. Anılan düzenlemeden hangi hükümlüler faydalanabilecek?
Geçici 10. maddenin koyduğu kritik tarih, 31 Temmuz 2023 tarihidir. Tüm hükümlüler bakımından bu tarihteki infaz evresi dikkate alınarak hükümlülerin geçici maddenin iyileştirmelerinden faydalanıp faydalanamayacağı belirlenir. Anılan madde temelde üç hükümlü grubunu kapsamakta ve onların 31 Temmuz’daki durumlarını temel alarak infaz sürecindeki iyileştirmelerini düzenlemektedir.
Birinci grup; 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle ile açık infaz kurumu hükümlüsü olup Covid izninde bulunan ve denetimli serbestliklerine en fazla beş yıl kalmış olanlardır.
İkinci grup; 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezası infaz edilip Covid izninde bulunan hükümlülerdir.
Üçüncü grup; 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle kapalı ceza İnfaz kurumlarında bulunan hükümlülerdir.
Türkiye’de geçmişten günümüze kadar birçok farklı suç ve suç grupları için farklı tür aflar çıkarılmıştır. Bugünlerde, 29Ekim 2023 tarihine kadar işlenen suçlarla ilgili af beklentisi yoğunlaşmış bulunmaktadır. “Ceza indirimi”, “infaz indirimi”, “cezaevlerinin boşaltılması” gibi konuların siyasi kulislerde konuşulduğu iddiaları medya organlarında yer almaya başlamıştır.
Kovid-19 Düzenlemesi Genişlemesi
Kamuoyunda “11. Yargı Paketi” olarak anılan ve 27.11.2025 tarihli, 103 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından 24 Aralık 2025 tarihinde kabul edilmiş; kabulünün hemen ardından 25 Aralık 2025 tarihli ve 33118 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece söz konusu düzenleme, yasama sürecinin tüm aşamalarını olağanüstü kısa bir süre içerisinde tamamlayarak kanunlaşmıştır.
11. Yargı Paketi kapsamında, kamuoyunda “Kovid-19 infaz düzenlemesi” olarak bilinen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un Geçici 10. maddesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerle birlikte, infaz rejiminde esas alınan ölçüt yeniden belirlenmiş; ancak bazı ağır suçlar bakımından açık ve net istisnalar öngörülmüştür.
Suç Tarihi Esas Alınmıştır (Ancak İstisnalarla Birlikte)
Kanunun 27. maddesi ile Geçici 10. maddenin altıncı fıkrasında yer alan “tarihi itibarıyla” ibaresi kaldırılmış; bunun yerine “tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle” ibaresi getirilmiştir. Ayrıca, daha önce aranan “31.07.2023 tarihinde açık ceza infaz kurumunda bulunma” şartı kaldırılarak, kapsam suçun işlenme tarihi esas alınmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, kural olarak 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenmiş suçlar bakımından infaz kolaylıklarının uygulanması mümkün hâle gelmiştir.
Son Anda Getirilen Açık İstisnalar (Çok Önemli)
Ancak Resmî Gazete’de yayımlanan nihai madde metni ile, aşağıdaki suçlar açıkça kapsam dışı bırakılmıştır:
- Kasten öldürme suçları, (TCK m. 82/1’in (d), (e) ve (f) bentleri),
- Deprem nedeniyle bina veya diğer yapıların yıkılması, çökmesi ya da hasar alması sonucu meydana gelen öldürme suçları,
- Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (TCK m. 102, 103 ve 104/2–3).
Bu suçlar bakımından, 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenmiş olsalar dahi,
- açık cezaevine erken ayrılma,
- erken denetimli serbestlik
imkânlarından yararlanılması mümkün değildir.
Bu yönüyle, düzenleme yalnızca suç tarihi esasına dayalı genel bir infaz genişlemesi değil; aynı zamanda toplumsal hassasiyeti yüksek suçlar bakımından daraltılmış ve seçici bir infaz rejimi öngörmektedir.
Kimler Yararlanabilir? (Güncel ve Doğru Çerçeve)
Düzenlemeden yararlanabilecek hükümlüler:
31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle mahkûm olan,
- Terör suçları,
- Örgütlü suçlar,
- kasten öldürme,
- deprem kaynaklı ölüm suçları,
- cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar,
dışında kalan suçlardan hüküm giymiş olan kişilerdir.
Açık Cezaevine ve Denetimli Serbestliğe Erken Ayrılma
İstisna kapsamı dışında kalan suçlar yönünden:
- Kapalı cezaevinden açık cezaevine erken ayrılma,
- Açık cezaevinden denetimli serbestliğe 3 yıl erken ayrılma
imkânları korunmuştur. Bu yönüyle düzenleme, infaz sürecinde toplamda 3 yıla kadar erken tahliye etkisi doğurabilmektedir.
Genel Değerlendirme
11. Yargı Paketi ile yapılan bu düzenleme:
- Suç tarihi esasını benimseyerek önceki eşitsizlikleri gidermiştir.
- Ancak kasten öldürme, deprem kaynaklı ölüm ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından kesin ve açık istisnalar getirilmiştir.
- Bu yönüyle düzenleme, genel bir af ya da örtülü af niteliği taşımamakta;
seçici, sınırlı ve istisnaları açıkça belirlenmiş bir infaz rejimi değişikliği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu son dakika değişikliği, düzenlemenin Anayasa m. 10 (eşitlik) ve m. 87 (af yetkisi) tartışmaları bakımından önceki eleştirileri kısmen yumuşatmış; ancak infaz hukukunda “suç türüne göre farklılaştırılmış infaz” yaklaşımını daha da belirgin hâle getirmiştir.
Français
Türkçe
English
Deutsch

Comments
No comments yet.