İran Yaptırım Rejiminin Türkiye’de İcrası: Malvarlığının Dondurulması, Hukuki Çerçeve ve Pratik Boyutları

Türkiye, 1 Ekim 2025 tarihli Cumhurbaşkanı Kararıyla, BM Güvenlik Konseyi’nin 2231 sayılı kararı ve “snapback” mekanizması çerçevesinde İran’ın nükleer programıyla bağlantılı kişi ve kuruluşların Türkiye’deki malvarlıklarını dondurmuştur. Tedbir, 7262 sayılı Kanun uyarınca mülkiyetin devrine yol açmayan, tasarruf serbestisini geçici olarak kısıtlayan önleyici bir finansal güvenlik mekanizmasıdır; uygulanması Hazine ve Maliye Bakanlığının koordinasyonunda bankacılık, tapu ve ilgili idari birimlerce derhal yerine getirilir. Listelenen kişi ve kurumlar Denetim ve İşbirliği Komisyonuna başvurabilir; işlem ayrıca idari yargı denetimine açıktır ve ölçülülük ile bireyselleştirilmiş gerekçe ilkeleri temel referanstır. Tedbirin kapsamı, nükleer yakıt döngüsü, zenginleştirme, santrifüj tedariki ve finansal omurgada rol alan aktörleri hedefleyerek sembolik bir listelemenin ötesine geçer. Bankalar için müşteri ve işlem taraması, UBO tespiti, son kullanım kontrolü ve şüpheli işlem bildirimi süreçlerinin güçlendirilmesi zorunludur; dış ticaret ve lojistikte doğrudan/dolaylı ilişkiler ile adına/hesabına hareket etme ihtimalleri nedeniyle tedarik zinciri boyunca sıkı uyum gerekir. AB/UK rejimleriyle paralel güncellemeler muhabir bankacılık, sigorta/lojistik ve sözleşmesel taahhütler üzerinden ikincil riskler doğurabileceğinden, sınır-ötesi işlemlerde eşzamanlı mevzuat takibi önem taşır. Sözleşmelerde yaptırım uyum, uyarlama ve fesih/askı hükümlerinin açık yazılması; finansman sözleşmelerinde yaptırıma bağlı temerrüt ve risk tahsisi maddelerinin netleştirilmesi önerilir.

İran Yaptırımları Uygulaması Malvarlığı Dondurulması Yaptırım Rejimi Türkiye İcrası Hukuki Çerçeve Hukuk Bürosu Avukat Nükleer Atom Enerjisi

İran Yaptırımları Uygulaması: Malvarlığının Dondurulması

Türkiye, 1 Ekim 2025 tarihli ve 10438 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile İran’ın nükleer programıyla bağlantılı kişi ve kuruluşların Türkiye’deki malvarlıklarının dondurulmasını yürürlüğe koymuştur. Karar, Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanmış; uygulanmasından Hazine ve Maliye Bakanlığı sorumlu kılınmıştır. Kararda, listeye alınanların 7262 sayılı Kanun kapsamında Denetim ve İşbirliği Komisyonu’na başvuru imkânı olduğu da açıkça belirtilmiştir. Bu adım, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2231 (2015) sayılı kararına dayanan tetik (“snapback”) mekanizmasına uyum sağlama yönündeki tercihinin iç hukuk alanındaki tezahürüdür.

Uluslararası Hukuki Zemin

2015 tarihli JCPOA/KOEP çerçevesi, 2231 sayılı BMGK kararı ile uluslararası hukuk alanına taşınmış ve anlaşmanın ciddi ihlali hâlinde kaldırılan BM yaptırımlarının 30 gün içinde Konsey aksi yönde karar alamazsa kendiliğinden geri dönmesini öngören snapback hükmü tanınmıştır. 28 Ağustos 2025’te Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’dan oluşan E3, BMGK’ya resmî bildirim yaparak ihlal değerlendirmesini duyurmuş; 30 günlük sürede snapback’i durduran bir karar çıkmadığından rejim yeniden yürürlüğe girmiş kabul edilmiştir. Avrupa Birliği Konseyi 29 Eylül 2025’te kendi düzeyinde kısıtlayıcı önlemleri yeniden tesis etmiş, böylece AB mevzuatı ve iş dünyası için de paralel bir çerçeve ortaya çıkmıştır. Rusya ve Çin’in mekanizmanın hukuki geçerliliğine ilişkin karşı itirazları ise uluslararası yorum ayrılığının sürdüğünü göstermektedir.

İç Hukuk Dayanağı ve Tedbirin Niteliği

Türkiye’de malvarlığının dondurulması, 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun ve buna bağlı ikincil düzenlemeler uyarınca uygulanır. Tedbir, mülkiyetin devrini amaçlamayan, tasarruf serbestisini geçici olarak kısıtlayan, önleyici ve finansal güvenlik odaklı bir idari işlemdir. Banka hesapları, taşınır ve taşınmazlar, menkul kıymetler, ortaklık payları ve sair mali değerler üzerinde tasarrufun durdurulması söz konusudur. Kararın icrası bakımından kamu kurumları ve finansal kuruluşlar arasında süratli ve yeknesak koordinasyon esastır.

Usul, Uygulama ve Başvuru Yolları

Resmî listeye eklenen kişi veya kuruluşlar yönünden tedbir ilgili kurum ve kuruluşlara bildirilir, bankacılık ve tapu işlemleri derhâl sınırlandırılır ve işlem tesisinde artırılmış özen mekanizmaları devreye girer. Listelenenler, Denetim ve İşbirliği Komisyonu’na başvurarak işlem hakkında gözden geçirme talep edebilir. Bu idari süreç, BMGK’ya iletim boyutunu da içerir. Ayrıca, idari yargı denetimi çerçevesinde işlemin hukuka uygunluğu; yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden, ölçülülük ve bireysel gerekçe ilkeleri ışığında incelenebilir.

Kapsam ve Hedeflenen Aktörlerin Konumlandırılması

Kararın eki, nükleer yakıt döngüsü, uranyum zenginleştirme, santrifüj tedariki, reaktör işletimi ve finansman-aygıtı alanlarında rol alan kişi ve kurumları hedef almaktadır. Kurumsal düzlemde İran Atom Enerjisi Kurumu ve ilişkili araştırma merkezleri ile Bank Sepah/Bank Sepah International gibi finansal yapılar; tedarik ve teknoloji ağlarında rolü bulunan özel şirketler öne çıkmaktadır. Türkiye’deki medyaya yansıyan listelerde kişi ve kurum sayıları bakımından farklı rakamlar yer alsa da esasa ilişkin hedeflemenin nükleer programın beyin takımı ve tedarik-finans omurgasına yöneldiği konusunda mutabakat bulunmaktadır.

Mülkiyet Hakkı, Ölçülülük ve İnsan Hakları Boyutu

Dondurma tedbiri, mülkiyet hakkına sınırlama getiren ancak onu ortadan kaldırmayan, niteliği gereği geçici bir müdahaledir. Tedbirin amaca uygunluğu, gerekliliği ve orantılılığı; sürenin makullüğü, periyodik gözden geçirme imkânları ve bireyselleştirilmiş gerekçelendirme ile güvence altına alınmalıdır. Bu yaklaşım, Anayasa m. 35 ile AİHS Ek 1 No’lu Protokol ışığında yapılacak yargısal denetimde belirleyici olacaktır. Uygulamada, kişi/kuruluş ile yaptırım rejimi arasındaki ilişkilendirmenin somut, güncel ve güvenilir veriyle ortaya konulması önem taşır.

Bankacılık ve Finansal Uyum Perspektifi

Finansal kuruluşlar için dondurma kararları, derhâl ve eksiksiz uyum gerektiren bağlayıcı işlemlerdir. Müşteri ve işlem taraması, liste eşleştirme, nihai faydalanıcı (UBO) tespiti, ilişkili taraf analizi, son kullanım (end-use) kontrolü ve şüpheli işlem bildirimi süreçlerinin güçlendirilmesi gerekir. Doğrudan işlem yasağı kadar dolaylı işlem, adına/hesabına hareket etme, kontrol veya ortaklık ilişkisi gibi dolaylı bağların tespiti de uyum programlarının odak noktasıdır. AB’nin 29 Eylül 2025 tarihli kararlarıyla paralel gelişen düzenlemeler, muhabir bankacılık kanalları, sigorta ve reasürans bağlantıları ile sözleşmesel yaptırım taahhütleri bakımından Türkiye’deki aktörlere ikincil riskler doğurabilir. Bu nedenle sınır-ötesi işlem yapan kurumların AB ve Birleşik Krallık güncellemelerini eşzamanlı izlemeleri gerekir.

Dış Ticaret, Lojistik ve Teknoloji Transferi Açısından Etkiler

Listedeki aktörlerle mal, hizmet, teknoloji veya finans transferi doğrudan veya dolaylı şekilde tesis edilemez. İthalat, ihracat, transit taşıma, navlun ve sigorta süreçlerinde tedarik zincirinin tamamında son kullanıcı ve nihai faydalanıcı analizinin yapılması zorunludur. Dual-use (çift kullanımlı) ürünler ve nükleerle ilişkili ekipmanlar bakımından, ürün sınıflandırması, lisans gereklilikleri ve menşe-rotalama denetimleri eksiksiz yürütülmelidir. Lojistik zincirinde acente ve aracıların taraması yapılmadan operasyon başlatılmamalıdır.

Sözleşmesel Risk Yönetimi ve Uyum Hükümleri

Uluslararası sözleşmelerde yaptırımlara uyum, değişen mevzuata uyarlama ve fesih-yükümlülük askıya alma maddelerinin açık ve ölçülü şekilde kaleme alınması gerekir. Uygulanacak hukuk ve uyuşmazlık çözümü hükümleri, yaptırımların etkisini boşa düşürmeyecek şekilde tasarlanmalıdır. Taraf beyan ve taahhütleri, yürürlükteki veya sonradan yürürlüğe girecek BM/AB/UK yaptırım rejimleriyle çelişmeyecek kapsamda olmalı; bilgi-güncelleme, ihlal bildirimi ve iyileştirme mekanizmaları net kurallara bağlanmalıdır. Finansman sözleşmelerinde temerrüt hâlleri ve yaptırımla tetiklenen sözleşmesel sonuçların öngörülebilirliği sağlanmalıdır.

Sektör Bazlı Değerlendirme: Enerji, Bankacılık, Sigorta, Denizcilik

Enerji ticaretinde finansal kanalların daralması ve sigorta teminatlarının çekilmesi gecikmelere ve maliyet artışına neden olabilir. Bankacılık tarafında muhabir ilişkilerde sıkılaşma ve artan belge talepleri söz konusu olacaktır. Sigorta ve reasürans sisteminde yaptırım kapsamındaki aktörlere ilişkin risk iştahı düşerken, denizcilik sektöründe gemi, rota, mal ve charterparty’e ilişkin taramalar yoğunlaşacaktır. Bu tablo, sözleşmelerin teslim şekilleri, ödeme yöntemleri ve uyum yükümlülüklerinin bütüncül biçimde yeniden tasarlanmasını gerektirir.

Diplomatik ve Jeopolitik Boyut

Türkiye’nin snapback’e uyumlu iç hukuk uygulaması, Batı başkentleriyle normatif paralelliği güçlendirirken İran ile ilişkilerde hassas bir dengeyi de gündeme getirmektedir. Rusya ve Çin’in mekanizmanın meşruiyetine ilişkin karşı tutumları, uluslararası düzende yaptırımların bağlayıcılığına dönük ayrışmaları derinleştirmektedir. Türkiye’nin BM temelli çerçeve üzerinden hareket etmesi, çıkar çatışmalarının yüksek olduğu bir alanda hukuki öngörülebilirlik ve finansal sistemin istikrarı yönünden güven verici bir parametre sunar.

Uygulama Örnekleri ve Pratik Notlar

Bir bankanın, listelenen kişiyle dolaylı ortaklık ilişkisi bulunan bir şirketten gelen transfer talebinde nihai faydalanıcı tespiti yapması ve işlem iştahını bu analize göre belirlemesi gerekir. Bir ihracatçının, İran’a yönelen bir sevkiyatta aracı kurumların tamamını taraması ve AB/UK rejimleriyle çakışan kısıtlamaların finansman ve sigorta teminatlarını etkileyip etkilemediğini önceden değerlendirmesi beklenir. Bir lojistik firmasının, taşıma sırasında uğranacak liman, aktarma ve depolama sahalarında yaptırım uyumunu kanıtlayan belge setini güncel tutması önemlidir. Bu örneklerde temel amaç, riskin kaynağında tanımlanması ve ihlal şüphesi doğuran işlemlerin ex ante önlenmesidir.

Yargısal Denetim, Şeffaflık ve Gözden Geçirme

Tedbirin uzun sürmesi hâlinde periyodik gözden geçirme mekanizmalarının işlerliği, ölçülülük denetiminin temel unsurlarından biridir. İtiraz ve başvuru yollarının erişilebilirliği, bireysel durum değerlendirmelerinin makul sürede ve gerekçeli biçimde sonuçlandırılması hukuk devleti ilkesinin gereğidir. İdari yargıda açılacak davalarda, uluslararası güvenlik gerekçeleri ile bireysel hakların korunması arasında adil denge aranacaktır.

Sonuç ve Yol Haritası

Türkiye’nin malvarlığının dondurulması tedbiri, BM yaptırım rejimlerinin iç hukuka etkin aktarımı bakımından önemli bir örnek oluşturur. İş dünyası ve finans sektörü açısından sürdürülebilir uyum, yalnızca liste taraması ile sınırlı olmayan; UBO analizi, tedarik zinciri şeffaflığı, sözleşmesel uyarlama ve sınır-ötesi mevzuat takibini birlikte gerektiren bütüncül bir çabadır. Orta-uzun vadede hukuki öngörülebilirliğin korunması için şeffaflık, düzenli gözden geçirme ve etkili başvuru kanalları kilit önemdedir. Bu çerçevede Bıçak Hukuk Bürosu, yaptırımlar ve ihracat kontrolleri alanında kurumlara risk değerlendirmesi, politika ve prosedür tasarımı, sözleşmesel yaptırım/uyarlama klozlarının kaleme alınması, bankacılık ve dış ticaret işlemlerinde UBO ile son kullanım incelemeleri, uyum eğitimi ve iç denetim kurgusu, olay yönetimi ve soruşturma desteği; ayrıca Denetim ve İşbirliği Komisyonu nezdindeki başvurular ile idari yargı süreçlerinde temsil dahil uçtan uca danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Comments

No comments yet.

Send Comment