Karşılıksız Çek Düzenleme Suçu ve Cezası

Karşılıksız çek düzenleme suçundan dolayı ceza evinde bulunan mahkumlar 26.03.2020 tarihi itibariyle herhangi bir ödeme veya ödeme taahhüdü alınmaksızın tahliye edilmiştir. İnfaz düzenlemesi doğrultusunda; hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç bir yıl içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu (onda birini) alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan %90’lık kısmın ise; bir yıllık sürenin bitimi tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda hüküm veren Mahkeme tarafından ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

Karşılıksız Çek Düzenleme Suçu ve Cezası

Çek defterlerinin içerikleri, çek düzenlenmesi, kullanımı, çek hamillerinin korunmaları ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımlar, 20.12.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 5941 sayılı Çek Kanunu tarafından belirlenmiştir.

Covid-19 salgının yol açtığı ekonomik daralma döneminde ödeme güçlüğü yaşayan kişilerin ve şirketlerin karşılaştığı en önemli problemlerden biri de karşılıksız çek sorunudur. Karşılıksız çek hamili alacaklının şikâyetçi olması durumunda, çek düzenleyen borçlu karşılıksız kalan çek bedelinin yanı sıra, adli para cezası da ödemek zorunda olup, anılan para cezasını süresinde ödeyememesi durumunda hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilmektedir.

Çek, bir bankaya hitaben yazılan, Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen hükümlere uygun şekilde düzenlenen, ödeme emri niteliğinde kıymetli bir evraktır. Çek ile ilgili hükümler, Türk Ticaret Kanunu’nun 780. ve izleyen maddelerde yer almaktadır. Bir ödeme aracı olarak ticari hayatın vazgeçilmez bir parçası olan çekin üzerinde, muhatap bankanın ticaret unvanı, ödeme yeri, düzenlenme tarihi ve yeri, düzenleyenin imzası bulunmalıdır. Kanuna göre, çeklerin görüldüğünde ödenmesi gerekir. Ancak, ülkemizde düzenleme tarihi olarak daha ileri bir tarih yazılmak suretiyle çekler uygulamada vadeli hâle getirilmektedir.

Çeklerin ödenebilmesi için muhatap bankaya ibraz edilmesi gereklidir. TTK’nın 796. maddesine göre, bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Çekin düzenlenme ve ödeme yerinin farklı ülkelerde olması hâlinde ise düzenlenme ve ödeme yerlerinin aynı veya farklı kıtalarda yer almasına göre, bir ay ve üç ay olmak üzere, iki ayrı süre öngörülmüştür.

İbraz edildiğinde bankada nakit karşılığı bulunmayan ve karşılıksızdır işlemi yapılan çekler yaptırıma tabidir. Karşılıksız çek düzenleme suçu, Çek Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Karşılıksız çek düzenleme suçunun oluşması için, çek üzerinde yazılı bulunan keşide tarihine göre kanuni ibraz süresinde bankaya ibraz edildiğinde çekte yazılı olan miktarın kısmen veya tamamen karşılıksız çıkması, banka tarafından çek suretinin arka yaprağına karşılıksızdır işlemi yapılması gereklidir. Çek Kanunu’nun 3. maddesine göre “karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılmaktadır.

Karşılıksız çek düzenlenmesi suçunun takibi, şikayete tabidir. Hamilin şikâyetçi olması hâlinde, “karşılıksızdır” işleminin yapılmasına sebebiyet veren kişiye hakkında karşılıksız çek düzenleme suçundan dolayı ceza davası açılır. Kural olarak, çek muhatap bankaya ibraz edildiğinde suç oluşur. Davanın açılabilmesi için, çekin hamili yani alacaklısının, suçu öğrendiği tarihten itibaren üç ay ve her halükârda bir yıl içerisinde şikâyette bulunması gereklidir. Şikâyet neticesinde, karşılıksız çek ile ilgili uygulanacak ilk yaptırım adli para cezası verilmesidir. Bu kapsamda, her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para cezasına hükmedilebilir. Adli para cezası tutarı Türk Ceza Kanunu 52. maddesine göre günlük 20 TL’den az, 100 TL’den ise fazla olmamak üzere çek düzenleyenin kişinin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde tutularak mahkemece takdir edilir. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.

Mahkeme tarafından adli para cezasının iki yılı aşmamak kaydıyla en az dört taksit hâlinde ödenmesi kararlaştırabilir. Taksitler zamanında ödenmez ise geri kalan borcun tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen kısmın hapis cezasına çevrileceği, ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile ilgili hükümlerin uygulanmayacağı mahkeme hükmünde belirtilir. 

Diğer yandan, Çek Kanunu’nun 5. maddesinde, karşılıksız çek düzenleme suçuna sebebiyet veren çek hesabı sahibi gerçek ve tüzel kişiler hakkında, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilmesi de öngörülmüştür. Karşılıksız çek düzenleyen hakkında daha önceden verilmiş çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmedilir.

Çek hesabı sahibi, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.

Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder. Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci  maddesine  göre  derhal  tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.

Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılması yasaktır.

Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır.

Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla MERSİS ile Risk Merkezine elektronik ortamda bildirilir. Hakkında çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişiler, Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Risk Merkezi tarafından belirlenir.

Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin kararların kesinleşmesi üzerine, bu kararlar, MERSİS ile Risk Merkezine bildirilir ve ilan olunur.

Karşılıksız çek düzenleme suçunda; ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi mümkün değildir. Mahkemece verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda, bu ceza, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir.

Alacaklının şikâyetinden vazgeçmesi ya da borçlunun borcunu faiziyle birlikte tamamen ödemesi hâlinde karşılıksız çeke ilişkin yaptırımlardan kurtulmak mümkün bulunmaktadır. Bu durumda dosya, soruşturma aşamasında ise cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında ise davanın düşmesine, karar kesinleşmiş ise hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına mahkeme tarafından karar verilmesi gerekmektedir.

24/3/2020 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek düzenleme suçundan mahkum olanların cezalarının infazı, infaz düzenlemesinin yürürlüğe girdiği tarih olan 26.03.2020 itibariyle durdurulmuştur(25/3/2020-7226/49 md). Yargılaması devam eden işlere ilişkin olarak, suç tarihinin 24.03.2020 tarihinden önce olması şartıyla kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra verilecek cezalarda da hükmün uygulanabilmesi genel hükümlere göre mümkündür. Ancak, yasa koyucu bu hususu düzenleme konusu yapmamıştır.

Karşılıksız çek düzenleme suçundan dolayı ceza evinde bulunan mahkumlar 26.03.2020 tarihi itibariyle herhangi bir ödeme veya ödeme taahhüdü alınmaksızın tahliye edilmiştir. İnfaz düzenlemesi doğrultusunda; hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç bir yıl (üç ay olan bu süre 7247 sayılı Kanun ile uzatılmıştır) içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu (onda birini) alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan %90’lık kısmın ise; bir yıllık (üç aylık olan bu süre 7247 sayılı Kanun ile uzatılmıştır) sürenin bitimi tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda hüküm veren Mahkeme tarafından ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir (26/06/2020-7247/11).

Hükümlünün alacaklıya ödemesi gereken ilk ödemeyi veya taksiti kaçırması halinde yaptırım mevcuttur. Hükümlü taksitlerden birisini süresi içerisinde “ilk defa” ödemediği takdirde; ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Vadesi gelen taksitin herhangi bir olumsuzluk durumunda ödenmemesi veya ödenememesi halinde bir defaya mahsus olmak üzere ödenmeyen taksitin en son taksit olarak eklenmesi şeklinde bir istisna getirilmiştir. Ancak, hükümlünün bu istisna haricinde geriye kalan taksitlerden birini daha ödememesi halinde, alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir. Hükümlü, tahliyesinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının %10’unu (onda birini) alacaklıya ödemezse alacaklının şikâyeti ile yine hükmü veren Mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir. Hükümlü, tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenmesi gereken %10’luk kısmı ödemiş olsa da, karşılıksız kalan kısım için oluşturulan taksitleri birden çok kez ödememesi durumunda yine alacaklının şikâyeti ile hükmü veren mahkemece infazın devamına karar verilir.

Alacaklı şikâyet etmezse, mahkeme re’sen (kendiliğinden) infazın devamına karar veremez. Anılan düzenlemede infazın devamına karar verilmesi açıkça “alacaklının şikayetine” bağlanmıştır. Alacaklı tarafından şikâyetin hükmü veren İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılması gerekir.

İnfazın durdurulduğunda ceza zamanaşımı işlemez. Ceza zamanaşımı, kesinleşen mahkûmiyet kararının belli bir süre içinde infaz edilememesi halinde, hükümlü hakkında mahkûmiyet hükmünün infaz edilebilirlik kabiliyetini ortadan kalkmasıdır. Hükmün infazının durdurulduğu zaman zarfında ceza zamanaşımının işlemez.

Cezasının infazı durdurulan kişi hakkında ilgili Mahkeme tarafından Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir. Yani, infazı durdurulan kişi hakkında CMK Madde 109/3 (a) bendinde yer alan “yurt dışına çıkış yasağı” kararı verilebilir. Madde lafzından anlaşılacağı üzere anılan tedbirin getirilmesi zorunlu olmayıp takdir mahkemeye bırakılmıştır.

Karşılıksız çek düzenleme suçunda infaz durdurma, bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.

 @BicakHukuk

/ Ceza Hukuku, Görüşler / Düşünceler / Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Comments

No comments yet.

Yanıtla