Booking.com sitesinin Türkiye’ye geri dönüşü!

Netflix ve Amazon Prime gibi şirketlerle anlaşma sağlanırken dijital müzik platformu Spotify’a ise 72 saat süre verilmişti. İsveç merkezli şirketin Stockholm’deki birimiyle temasa geçen RTÜK, firmadan olumlu geri dönüş aldı. Geçtiğimiz günlerde İsveç merkezli Spotify’ın yayın lisansı alacağını açıklamasının ardından bir haber daha geldi. Türkiye’den erişime kapalı olan Hollanda merkezli online rezervasyon sitesi Booking.com, Türkiye’de ofis açmayı ve vergi ödemeyi kabul etti. Şirketin bu adımların atması durumunda, siteye 2017 yılından sonra ilk kez Türkiye’den erişilebilecek.

booking.com Türkiye

Booking.com sitesinin Türkiye’ye geri dönüşü!

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok Avrupa ülkesi, sosyal medya devleriyle ‘vergi tartışması’ yaşamaktadır. Google, Facebook, Twitter gibi sosyal medya devlerine karşı ülkeler; kendi ülkelerinden elde edilen gelirin vergilendirilmesi gerektiği yönünde sosyal medya şirketlerini ikna etmeye çalışıyor. Türkiye’deki tartışmalar da aynı şekilde devam etmekte olup TÜRSAB: Booking.com’un Türk müşterilerinden Türkiye’de gelir elde ettiğini ancak rekabete aykırı şekilde vergi vermediği gerekçesi ile Booking.com’u yıllar önce dava etmişti. Mahkeme bu iddia üzerine Booking.com aleyhine tedbir kararı vermiş, böylece Booking.com’un Türkiye’den otel rezervasyonu yapması önlenmişti.

Evveliyat

Konunun geçmişini kısaca hatırlayacak olur isek, TÜRSAB, seyahat acentelerine karşı haksız rekabet gerçekleştirdiği iddiasıyla online rezervasyon portalı booking.com aleyhine faaliyetlerinin durdurulması talebiyle 2017 yılında dava açmıştı.

İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, booking.com şirketinin, internet adresi üzerinden ve oluşturulacak başka bir adres üzerinden, Türkiye’deki otel, konaklama tesislerinin pazarlanması ve pazarlanmasına aracılık edilmesi yönündeki faaliyetinin durdurulmasına karar vermişti.

Bilirkişi Raporu

İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki 26 Aralık 2018 tarihli duruşmada ise, bilirkişi heyetinin 63 sayfalık raporu okunmuştu. Raporun sonuç bölümünde aşağıdaki değerlendirme yapılmıştı:

“Davalılardan booking.com Destek Hizmetleri Limited Şirketi’nin (booking.com  Türkiye) sorumluluğunun bulunmadığı, seyahat acentesi olmadığı, otel rezervasyonlarından aracılık etmediği ve haksız rekabetle ilgisinin bulunmadığı, davalılardan booking.com BV’nin (Hollanda Merkezli) yabancı bir şirket olduğu, yaptığı işin simsarlık olduğu, bunun için seyahat acentesi ruhsatı almasının gerekli olmadığı (bilirkişilerden birisi bu ilişkiyi acente olarak değerlendirmektedir), booking.com BV’ nin Türkiye’deki otellerde aracılık ederek gerçekleşen otel rezervasyonlarından elde ettiği komisyonun Türkiye’de elde edilen gelir olması hasebiyle Türkiye’de vergi vermesi gerektiği, vergi ödemesinin diğer rakiplerle haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği ve Türk Ticaret Kanunu’nun 55/1. maddesine göre iş şartlarına uymama haline girip girmeyeceği Türk doktrininde tartışmalı olduğu, bu konuda değerlendirmenin ve takdirin sayın mahkemeye ait olduğu sonucuna varılmıştır” şeklindeydi.

Ulusal ve uluslararası vergi hukuku bu süreci nasıl ele alıyor?

Kanuni ve yönetim merkezi sabit bir ülkede olmakla beraber teknoloji sayesinde Dünya üzerindeki birçok ülkede yaşayanlara hizmet vermesi nedeniyle global bir kimliğe kavuşan elektronik ticaret sitelerinin, hangi ülke ya da ülkeler tarafından vergilendirileceği ve vergilendirme yöntemleri, uluslararası literatürde de tartışma konusu olmaktadır.

Tartışmanın odağında ise “iş yeri” ve “daimî temsilci” kavramları yer almakta olup, sorunun çözümünün ise e-ticaret platformlarının bir “işyeri” statüsüne sahip olup olmadığının netleştirilmesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanunu

Kurumlar Vergisi Kanunu’na (KVK) göre, kurumlar vergisi mükellefleri yurt dışında elde ettikleri kazançların Türkiye’de vergilendirilip vergilendirilmeyeceği bakımından, tam ve dar mükellefler olarak iki gruba ayrılmaktadırlar. Dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan unsurlardan birisi, Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlardır. Dar mükellef kurumların Türkiye’de ticari kazanç elde etmiş sayılabilmeleri için, söz konusu kazançları Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak oluşturulmuş Türkiye’deki işyerleri veya daim temsilcileri aracılığıyla elde etmiş olmaları gerekmektedir.

İş yeri

İş yerinin tanımı Vergi Usul Kanunu’nun 156’ıncı maddesinde yapılmış olup, söz konusu maddeye göre; ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.

Daimî temsilci ise, Gelir Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesine göre; bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kimsedir.

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90’ıncı maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar kanun hükmündedir ve iç hukuktan önce uygulanır.

Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmaları

Türkiye’nin diğer ülkelerle imzaladığı Çifte Vergilemeyi Önleme Anlaşmalarının (ÇVÖA) temelinde OECD modeli baz alınarak kurgulanan standart bir sistematik olduğundan anlaşmaların ilgili bölümleri incelendiğinde özetle şu sonuçlara ulaşılmaktadır;

  • Bir iş yerinin oluşumunun sabit bir yere bağlandığı, bu sabit yerlerin fabrika, atölye, büro, şube, yönetim gibi yerler olduğu ve bunların arasında yurtdışı kaynaklı elektronik ticaret sitelerine yer verilmediği, 
  • Sabit bir yerin bilgi sağlama, bilgi toplama, hazırlayıcı veya yardımcı karakter niteliği taşıyan diğer herhangi bir işin yapılması amacıyla elde tutulması halinde de, söz konusu sabit yerin yurtdışında mukim kişi ya da kurum için Türkiye’de var olan bir “iş yeri” olamayacağı hükmü nedeniyle Türkiye’de sabit bir yer olsa dahi, bu tarz yerlerin yurt dışında yerleşik e-ticaret siteleri için iş yeri olamayacağı,
  • Türkiye’de mevcut herhangi bir kişi ya da kurum, yurtdışında yerleşik herhangi bir kişi ya da kurum adına hareket etmeye, onları temsil etmeye veya faaliyet göstermeye veya veyahut onlar adına sözleşme imzalamaya, bağlayıcı işlemler gerçekleştirmeye yetkili kılınmadıkları takdirde yurtdışındaki bu kişiler adına Türkiye’ de işyeri oluşmuş sayılamayacağı,
  • Yurtdışında yerleşik kişi ya da kurumun, Türkiye’deki işlerini, kendi işlerine olağan şekilde devam eden bir simsar, bir genel komisyon acentesi veya bağımsız statüde diğer herhangi bir acente niteliğini haiz gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla yürütmesi durumunda dahi Türkiye’de bir işyerine sahip olmadığı kabul edilmektedir.

Türkiye’de daha önceleri de diğer sosyal medya şirketleri için aynı tartışmalar yaşanmıştı. Merkezi yurt dışında olan bazı şirketler, yurt içinde elektronik ortamda gelir elde ediyor olsa da yurt içinde işyerleri bulunmuyor. İşyerleri olmayınca vergi istenecek muhatap da bulunamıyordu. Yani; işyeri olmadığından gelir elde edenle yurt içinde temas kurulamayıp, vergi alınamamaktaydı.

İnternet sitelerine uyarı

Bu sorunlar çerçevesinde Türkiye’de internet devleri için çıkarılan yasalar sonuçlarını göstermeye başladı. RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), internet ortamında yayın lisansı olmadan yayın hizmeti yaptığını tespit ettiği internet sitelerine uyarı vermişti. Netflix ve Amazon Prime gibi şirketlerle anlaşma sağlanırken dijital müzik platformu Spotify‘a ise 72 saat süre verilmişti. İsveç merkezli şirketin Stockholm’deki birimiyle temasa geçen RTÜK, firmadan olumlu geri dönüş aldı. Geçtiğimiz günlerde İsveç merkezli Spotify‘ın yayın lisansı alacağını açıklamasının ardından bir haber daha geldi. Türkiye’den erişime kapalı olan Hollanda merkezli online rezervasyon sitesi Booking.com, Türkiye’de ofis açmayı ve vergi ödemeyi kabul etti. Şirketin bu adımların atması durumunda, siteye 2017 yılından sonra ilk kez Türkiye’den erişilebilecek.

Türkiye’de ofis açması ve vergi ödemesi halinde faaliyetlerine devam edebileceği söylenen Booking.com‘un bu yönde çalışmalarını hızlandırdığı vurgulanıyor. Şirketin önümüzdeki günlerde ofis açacağı belirtilirken, cirodan yüzde 7,5 vergi ödemeyi kabul ettiği belirtildi.

Sade vatandaş reklam geliri elde ederse vergisi var mı?

Yalnızca dev şirketler sosyal paylaşım siteleri ve sosyal ağ alanlarına reklam almıyor. Sade vatandaşların sosyal medya hesapları da çok sayıda takipçiye ulaştığında veya paylaştıkları içerikler çok sayıda ‘tık’ aldığında, reklam verenler için cazip bir alan olarak görülebiliyor. Facebook, Twitter, İnstagram gibi ortamlarda reklam yayınlandığında karşılığında vatandaşlar gelir elde edebiliyor. Sosyal medyadan elde edilen reklam gelirlerinden dolayı vatandaşların vergi ödeme yükümlülüğü de doğuyor mu?

Maliye’nin yaklaşımı şu şekildedir: “İnternet ortamlarından elde edilen reklam gelirleri; devamlı olarak ve bir organizasyon dâhilinde elde ediliyorsa vergiye tabi ‘ticari kazanç’ sayılır”  Hem Gelir Vergisi (GV) hem KDV’si reklam geliri elde edenden isteniyor. Devamlılık ve organizasyon dâhilinde reklam geliri elde edildiği görülmüyorsa; herhangi bir vergi borcu da doğmuyor. Dolayısıyla reklam gelirini birden çok kez elde edenler için vergi-ceza riski de beraberinde oluşuyor.

Sonuç olarak,

Yurtdışı merkezli elektronik ticari sitelerin Türkiye’de merkezlerinin, acentaları veya temsilciliklerinin bulunmaması durumlarında söz konusu elektronik ticaret sitelerinin Türkiye’de elde etmiş olduğu bir ticari kazancın bulunmadığı ve elde etmiş oldukları kazançların vergilendirme yetkisinin Türk Vergi Kanunları ve imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA) uyarınca, e- ticaret sitelerinin yerleşik oldukları devletlere ait olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye mevcut durumun değiştirilmesi için mevzuat değişikliği çalışmalarına başlamış olup, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel çalışmalarla büyük bir ekonomik sorun haline gelmiş olan Yurtdışı merkezli elektronik ticari sitelerin vergilendirme sorunlarının netleşmesi söz konusu olabilecektir.

Comments

No comments yet.

Send Comment