Sorun Önleme: Kişilerin ve Şirketlerin İtibarlarının Korunması

Ulusal ve uluslararası hukuk sisteminin onaylamadığı, haksız fiil ya da suç olarak isimlendirdiği ve yaptırıma bağladığı davranışların neler olduğu, meşru davranışlarının sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğinin herhangi bir adım atılmasının öncesinden bilinmesi, şirketlerin ve kişilerin yargısal süreçlerle karşı karşıya kalma risklerini önemli ölçüde azaltır.

Hukuk düzeni şiddetli bir şekilde onaylamadığı davranışları suç saymakta ve bu davranışlara ceza adı verilen yaptırımlar öngörmektedir. İçerik bakımından ceza yaptırımı, mantıksal ve zamansal olarak, iki evrede veya anda gerçekleşir. Birbirini takip eden bu evreler cezanın tehdit veya korkutma ve ceza tehdidinin fiilen gerçekleşmesi veya cezanın bilfiil verilmesi evreleridir. “Bu iki evre, cezanın ihlalden önceki ve sonraki iki ayrı işlevini ifade etmektedir. Bunlar, olası ihlalleri önleme, ihlalin olması halinde ihlali bastırma işlevleridir”.

Ceza tehdidi, suç normlarını ihlal edenlere, hukuk vasıta kılınarak yüklenen beşerî yoksunluğun korkutuculuğudur. Diğer hukukî tehditlerden farksız olarak, ceza tehdidi, bünyesinde, tehdidin yöneldiği kişiler yönünden, bir kötülük veya zarar imkânı, yani bir zarar tehlikesi doğuran bir eylemdir. Bu durum, ceza müeyyidesinin, bir korkutma, olası ihlalleri önleme vasıtası olması demektir.

Hukuk düzeni, kurallarına uymamayı en aza indirmek amacı ile kendine özgü korkutma cihazından yararlanır. En yaygın korkutma tekniği ise, ihlal halinde kişilerin istemedikleri sonuçlarla karşılaşacaklarının gösterilmesidir. Suç ve ceza adalet sisteminde, kurallarının ihlaline bağlanan istenmeyen sonuç, ceza yaptırımıdır. Suçun henüz işlenmediği evrede ceza tehdidi, herkes bakımından korkutma işlevine sahip bulunmakta, bireylerin iradeleri üzerinde psikolojik bir baskı unsuru olmaktadır. Bu niteliğinden dolayı, ceza yaptırımı, bu evrede, ayırımsız herkese hitap etmektedir, yani genel bir tehdittir.

Hukuk Büromuz tarafından sunulan önleyici danışmanlık hizmetleri, suça eğilimli gerçek kişilerin ve şirketlerin suç sayılan davranışlardan uzak durmasını sağlama işlevine sahip bulunmakta, yani önleyici bir fonksiyon ifa etmektedir.

Cezalandırılmak korkusu ile iradesi belirlenen bir kimsenin veya şirketin fiili, kendi iç karakterinin bir ürünü olmaktan ziyade, kendi dışındaki bir kuvvetin, yani haricî bir zorlamanın ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında, kişiler, suç ve ceza adalet sistemini oluşturan kurallara, sadece ceza korkusu gibi haricî bir saikin etkisi ile değil, kendiliklerinden de uymaktadır. Birçok başka içgüdüler ve saikler; insan iradesi üzerinde, ceza korkusunun etkisinden çok daha fazla bir etkiye sahip olabilir. Adalet, ar, haya duyguları, toplumsallık duygusu; ahlak, din duygusu; ahlakî kökenli şeref, haysiyet gibi kişiye ait duygular; başkalarının haklarına, kurallara ve kuralları koyan güce saygı duygusu gibi çok çeşitli duygulaar mevcuttur.

Kişilerin ve şirketlerin itibarının korunmasının temel şartı, suç isnadına isimleri bulaşmadan önce suç isnadına karşı itibarlarının korunmasıdır. Şirketlerin suç isnadına karşı korunması; şirketlerin yapısı ve işleyişi, içerisinde işledikleri ekonomik, sosyal ve kültürel yapı, suçla mücadele politikalarına tepe yöneticilerinin ve çalışanların benimseme düzeyi, önleyici danışmanlık hizmetlerden yararlanış biçimleri gibi bir çok faktörle doğrudan ilişki içindedir.

Bir şirkette rastlanabilecek suçların çeşitleri ve yapısal özellikleri dikkate alınarak, önceden birtakım önlemler almak suretiyle suçların işlenmesinin önüne geçilebilmesi mümkündür. Şirket bünyesinde çalışan suç işlemeye eğilimli kişilerin suç işleme kapasitelerinin ve isteklerini tamamen veya kısmen zayıflatılması, suçun işlenmeden önlenmesinde büyük önem taşır. Suç işlenmesi için gerekli olan elverişli fırsatların asgari seviyeye indirilmesi, suça neden olan faktörlerin izale edilmesi, suç işleme eğilimindeki kişilerin hareket kabiliyetlerinin zayıflatılması ve potansiyel suç mağdurlarının güçlendirilmesi gerekir.

Alınacak önleyici tedbirlerle, önceden planlanan veya organize faaliyetlerin önüne geçilmesi ve şirketlerin itibarlarının korunması büyük oranda mümkündür.  Tepe yöneticileri, orta kademe yöneticileri ve diğer personel arasındaki bilgi akışı, şirketlerin bünyelerinde işlenen suçların önlenmesine önemli katkı yapmaktadır.

Kişilerin ve şirketlerin suç isnadına isimlerinin karışmasını önlemeye yönelik aldıkları önlemlerin sistemli ve devamlı olması gerekir. Suçun işlenmesini engellemeye yönelik önlemlerin sadece belirli bir yerde veya geçici bir süreyle uygulamada olması halinde bunların etkileri, doğal olarak belirli bir yerle ve belirli bir zamanla sınırlı olacaktır. Önlemlerin geniş bir alana yönelik olması, toplumun çok farklı kesimlerini içine alması, sistemli bir şekilde ve devamlı olarak uygulanması durumunda, suç işleme eğilimde olan kişiler üzerinde oluşturacağı caydırıcılık etkisi daha fazla olur.

Suçun önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin şirketler tarafından alınmamış olması, şirketlerin ulusal ve uluslar arası ihalelerden yasaklı olması gibi ciddi yaptırımlarla karşılaşmalarına yol açabilir.  Şirketlerin tepe yöneticilerine rüşvet ve yolsuzlukla mücadele eğitimi vermeleri, uluslararası ihalelerin temel şartları arasında yer almaktadır.

Hukuk Büromuz, şirketlerin suç ithamıyla karşılaşma ihtimalleri azaltmaya yönelik şirketlerin işleyebilecekleri suçları önleyici danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Benzer Projeler