Delil (Kanıt): Beyan - Belge

Suç ve ceza muhakeme sürecinde alınan bütün kararlar delile dayanmalıdır. Yeterli delil olmaksızın muhakeme sürecinin ilerleyebilmesi mümkün değildir. Ortaya atılan iddialar ancak delile dayandırılarak ispat edilebilir.

Suç ve ceza soruşturması ve kovuşturması (ceza muhakemesi), geçmişte yaşandığı iddia edilen bir olayın gerçekten meydana gelip gelmediğini, meydana gelmiş ise ne şekilde ve kim/kimler tarafından meydana getirildiğini ortaya çıkarmak ve gerçekleşen olayın hukuk normları karşısındaki durumunu tespit etmek amacıyla işleyen bir süreçtir. Geçmişte yaşanmış olaydan geriye kalan izler takip edilerek, bunlar bir araya getirilerek olay aydınlatılmaya çalışılır. Gerçekleştiği iddia edilen olay hakkında belli bir vicdani kanaate sahip olabilmek için geçmişte ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmek gerekir. Geçmişte kalmış bir olay, muhakeme sürecinde gerçeğine uygun olarak zihinlerde tekrar canlandırılacaktır. Yaşanmış, bitmiş, geride kalmış bir olayın parçalarını bugüne taşıyan ve bu olayın ne şekilde gerçekleştiği konusunda bir fikir veren vasıtalara “delil” (kanıt, beyyine) adı verilir.

Delillerin, onu kullanacak veya ondan yararlanacak kişiye bugün, şu anda, dünü (geçmişi) yaşatacak nitelikte olması gerekir. Bugün ortada bulunan ve düne ışık tutan şeyler birer delildir.

Deliller akıl ve mantıkla izah edilebilir olmalıdır. Duygular, sezgiler, güdüler, tesadüfen gerçekleşen olaylar delil olamaz. Örneğin, yazı tura atılması işleminin sonucu, fal yorumu, medyum beyanı gibi yöntemlerle elde edilen bilgiler delil niteliği kazanamaz.

Suç muhakemesi sürecinde alınan bütün kararlar delile dayanmalıdır. Bu bağlamda, delil, ceza muhakemesinin yakıtı, enerji kaynağı durumundadır. Yeterli delil olmaksızın suç muhakemesin sürecinin işleyebilmesi, ileri gidebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararıyla delilin suç muhakemesindeki fonksiyonu açıklıkla şu şekilde ortaya konulmuştur. “Ceza yargılamasının amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek, akla uygun ve realist, olayın bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır; yoksa, bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır”.

Delil, vicdani kanaate ulaşma aracıdır. Karar verme konumunda olan suç muhakemesi aktörlerinin, muhakeme konusu olay hakkında vicdani kanaatlerini delile dayandırması, keyfi karar vermelerinin önündeki en büyük engeldir(Any md 138/1). Kararın veya hükmün gerekçesinde vicdani kanaatin dayandığı delillerin gösterilmesi zorunluluğu, vicdani kanaatin deliller dışında başka faktörlerin etkisiyle oluşmasını engellenmeye yöneliktir. Vicdani kanaatin delile dayandırılması zorunluluğu, basın, siyasi ortam, toplumda hakim olan genel anlayış gibi dış etkilerden karar vericileri korur. Benzer şekilde, karar vericinin yetişme biçimi, genel kültürü, eğitim düzeyi ve yaşam deneyimi gibi iç etkilerin yönlendirmesiyle karar verilmesi risklerine karşı da güvence oluşturur.

Beyan Delili

Suç muhakemesi hukukunun konusunu oluşturan uyuşmazlıklarla ilgili herhangi bir şekilde bilgisi veya kanaati olan kişilerin bu hususları söz veya yazılı olarak ifade etmeleri beyan delilini oluşturur. Beyan delili, sanık, tanık, mağdur, vekil, kanuni mümessil, katılan, mâlen sorumlu, bilirkişi gibi suç muhakemesi aktörlerine ilişkin olabilir. Beyanın delil niteliği kazanabilmesi için soruşturma veya kovuşturma evresinde yapılması şart değildir. Henüz soruşturma başlamadan yapılmış açıklamalar da beyan delilini oluşturur.

Beyan delilin temel niteliği beyanda bulunanın özgür iradesi ürünü olmasıdır. Özgür irade mahsulü olmayan beyanlara herhangi bir hukuksal sonuç bağlanamaz. Özgür iradenin ne olduğunu tanımlanmak yerine, özgür iradeyi ortadan kaldıran yöntemler; kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçlar uygulama gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler, kanuna aykırı bir vaatte bulunulması yöntemleri tek tek sayılmıştır.

Belge Delili

elgenin bir kamu kurumu tarafından kamu kurumunun görevi gereği düzenlenmiş olması halinde belge, “resmi belge” adını alır. Suç tutanağı, ilam, vekaletname, öğretmen tarafından düzenlenen sınıf defteri, diploma, sertifika gibi belgeler resmi belge örneklerini oluşturur. Herhangi bir belgenin “resmi belge” niteliği kazanabilmesi için üç temel unsuru bünyesinde barındırması gerekir. Bunlardan ilki, kamu görevlisi tarafından düzenlenmiş olmadır. İkincisi, görev gereği düzenlenmiş olmadır. Üçüncüsü ise, öngörülen usul ve şekil kurallarına uygun düzenlenmiş olmasıdır.

Resmi belge dışında kalan diğer belgelere ise, “özel belge” adı verilir. Şahsî mektup, aşk mektubu, kişinin tuttuğu günlük, borç senedi, sözleşme, vasiyetname, emre veya hamiline yazılı kambiyo senedi, tahvil, hisse senedi, kira sözleşmesi, tahliye taahhüdü, bir borca ilişkin ibraname, faturalar, işe giriş bildirgeleri, ücret bordroları, kira sözleşmeleri, satış sözleşmesi, başkası adına sınava girilerek cevaplanan sınav kağıdı, şirket karar defteri, sigorta poliçesi, otobüs bileti gibi belgeler ise, özel belge örneklerini oluşturur.

Nesne Delili

Nesne (Eşya), günlük yaşamda herhangi bir ihtiyacı karşılamak için kullanılan şeylerdir. Eşya, dış Dünya’da var olan nesneler anlamına da gelmektedir. Sadece ekonomik değeri olan şeyler değil, aynı zamanda duygusal veya manevi değer taşıyan şeyler de eşya kavramı kapsamındadır. Örneğin, bir suç işlenmesinde kullanılan tabanca, bıçak, bomba gibi silahlar eşyadır.

İz Delili

Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, nişan, emareye iz adı verilir. Muhakeme konusu suçla ilgili izlerin kaynaklarının tespiti, izlerin eşya ve kişilerle irtibatını kurulması olayların aydınlatılmasına büyük katkı sağlamaktadır. Eşyalar üzerinde basılı mühür ve yazıların orijinal olup olmadığı, özellikle silah veya araçlar üzerinde bulunan tanımlayıcı seri numaralarını orijinal olup olmadığı; ayakkabı veya araç tekerlek izlerinin kaynaklarının tespiti ve olayla irtibatının kurulması; karakteristik izleri taşımaya müsait yüzeyler üzerinde ateşli veya ateşsiz silahlar ile meydana getiri1miş olan fiziki değişikliklerin incelenmesi yoluyla suç işlemede kullanılan eşyaların teşhis ve tespiti iz delili sayesinde mümkün olabilir.

Delillerin Ortaya Konulması

Delilerin müşterekliği ilkesi, delillerin duruşmada hükmün oluşumuna katkı sunacak aktörlerin önüne konulmasını gerektirir. Bir başka ifadeyle, deliller duruşmada ortaya konulur (ikame edilir) ve neticede tartışmaya açılır.

Ortaya konulması istenilen bir delil bazı hallerin varlığı halinde reddolunur. Bu hallerden ilki, ortaya konulmak istenilen delilin, kanuna aykırı olarak elde edilmiş olmasıdır. İkincisi, ortaya konulmak istenilen delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi olmamasıdır. Üçüncüsü, delil ortaya koyma isteminin, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmasıdır.

Delillerin Takdiri (Değerlendirilmesi)

Deliller, hakim veya mahkeme heyeti tarafından takdir edilir. Hâkim veya mahkeme, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir